“Pazara sunduğu ürünlerin %80’i Türkiye’de üretilen ve birçok ülkeye ihracat yapan Schüco Türkiye olarak ülke ekonomisine ve Schüco Lojistik & Eğitim merkezimizle mesleki eğitime katkı sağlıyoruz. Önümüzdeki dönem için yurt içinde eğitim faaliyetlerimizi ve butik projelerimizi sürdürürken yurt dışında Rusya, Orta Asya gibi klasik pazarlarımızın dışına çıkarak Kuzey Afrika, Katar, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da ciddi iş bağlantıları üzerine yoğunlaşacağız.”
Schüco Türkiye’nin güncel durumu hakkında bilgi alabilir miyiz?
Schüco Türkiye olarak yaklaşık 20 yıl önce kurulduğumuz dönemde iki üç partnerimiz, yani bayimiz vardı. Bayilerimize özellikle Partner diyoruz çünkü çok uzun soluklu ilişkilere dayanan ve müşteri – satıcı ilişkisinden öte bir ilişkimiz söz konusu. İki üç Partner ile yola çıktık, sonrasında ise pazarın gelişmesine paralel olarak hem Partner sayımızı arttırdık hem de kendi kadromuzu oluşturduk. Altyapımızı büyüttük, showroomlarımızı, ofislerimizi, lojistik merkezimizi daha da geliştirerek müşteriye daha iyi hizmet verecek hale geldik.
Bu gelişmenin sonucu olarak bir takım yurtdışı pazarlar da Schüco Türkiye’ye bağlandı. Orta Asya ülkeleri, Kafkasya, Ortadoğu, hizmet sunduğumuz coğrafyalar arasında. Yakın zamana kadar İran da onların arasındaydı ancak şu anki ambargodan dolayı oradaki faaliyetlerimizi dondurduk, sürecin aşılması sonrasında tabii ki o pazarda da tekrar aktif olarak faaliyete geçebiliriz. Faal olduğumuz bu geniş alanın yanı sıra tüm Schüco Grubu içerisinde Türkiye olarak grup içerisinde ki en büyük uygulama firmalarına hizmet veriyoruz, zaten Schüco’nun bağlı şirketleri içerisinde en büyük iş hacmine sahip ilk 5 şirketten birisiyiz. Ayrıca uluslararası pazarlarda çalışan çok sayıda Partnerimizin olması dolayısı ile Avrupa ve Kuzey Amerika’da devam eden projelerimiz var.
Bu ilerlemenin en temel sebeplerinden biri de Türkiye’de yaptığınız büyük çaplı projeler olmalı. Şimdiye kadar hangi projelerde yer aldınız? Önümüzdeki süreçte yer alacağınız işler neler?
Büyükşehirlerde göz önünde olan birçok binanın cephesi Schüco tarafından yapıldı. Özellikle Zincirlikuyu Maslak hattından, Yedikule Bakırköy sahil hattına kadar çoğu yapıda Schüco sistemleri kullanıldı. İstanbul’da 3. Havalimanı, Zorlu AVM, Sapphire, Nov İbis Hotel, Fox TV binası, Yedi Mavi, Büyükyalı, Onaltı Dokuz, Ankara’da Panora AVM, YDA Center, Armada AVM, İzmir’de Folkart Towers, Bayraklı Tower ve tasarım olarak dünyanın en zor cephelerinden biri olan Allianz Tower gibi marka projelerde yer aldık. Önümüzdeki dönemde ise büyük yatırımların sayısının azalmasıyla birlikte daha çok butik ve orta boy işlere dönmeyi planlıyoruz.
PAZARIN KARAKTERİ DEĞİŞİYOR, BUTİK PROJELER ARTIYOR
Ekonomik konjonktür proje işlerini nasıl etkiler sizce? Mega proje yatırımı olmazsa planlamanız ne yönde ilerleyecek?
Dünyada da Schüco’nun politikası buna yöneliktir. Almanya’da birkaç personeli olan küçük işletmeler tek bir kapı, bir kış bahçesi gibi küçük işlerde Schüco sistemleri ile uygulama yaparlar. Almanya’da Schüco’nun pazar payı %60’dır. Aslında bu çok özel bir durumdur. Siz bir ürün grubunun hem en pahalısı olacaksınız hem de orada ki en büyük pazar payına sahip olacaksınız. Neredeyse imkânsız bir durum ama Schüco, Almanya’da küçük işlere dayalı cirosu ile bunu başarmıştır. Avrupa ülkelerinde bizdeki gibi mega projeler yapılmıyor zaten.
Türkiye pazarına girdiğimizde 2000’lerin başıydı. Neredeyse 20 yılı geride bıraktık. İlk dönemde talep büyük projelere yönelikti. Pazarın karakteri değişiyor tabi. Ekonomik durum, trendler, ihtiyaçlar diye nitelendirebilirsiniz ama sonuç olarak pazar küçük çaplı işlere doğru gidiyor. Biz de artık, uzun süre hazırlık yaptığımız o alana yoğunluk veriyoruz. Adana’da, Kayseri’de, Samsun’da, Konya’da, İzmir’de, Bodrum’da ofislerimiz, showroomlarımız, satış ve teknik personelimiz var. Bu noktalarda zaten hep son kullanıcıya yönelik olan kış bahçesi, villa kapısı gibi butik işlere hizmet veriyorduk. Şimdi büyük projeler azalınca ağırlığımızı bu alana kaydırmaya başladık.
YALNIZCA İKLİMİ DEĞİL, YAPININ FİZİKİ KOŞULLARINI DA DEĞERLENDİREREK ÇÖZÜM SUNUYORUZ
İklim farklılıkları olan birçok ülkeye ürün sunuyorsunuz. Bölgesel olarak çözüm sunan ürünlerde farklılaşmalar mevcut mu?
Aslında her bölgeye göre sistem talebi değişiyor. Bizim dondurucu soğukların olduğu Sibirya’da da projemiz var. Çok yüksek sıcaklıkların olduğu Afrika ve Arap ülkelerinde de. En kuvvetli rüzgârlara maruz kalan Bakü’de de. Bazen coğrafi sebeplerden değil, projenin fiziki konumdan dolayı da ihtiyaçlar farklılaşabiliyor. Örneğin havaalanına yakın veya çok gürültü bir yerde bina yapıyorsanız, ona göre ses yalıtımı önem taşıyor.
Tüm bu sorunlara çözüm sunan çok geniş bir ürün yelpazemiz var. Bununla birlikte bomba, kurşun, hırsızlık, yangın gibi tehlikelere karşı dayanımlı güvenlik sistemlerimiz var. Bu ürünlerimizi kendi laboratuvarlarımızda test ediyoruz. Basınç, yaşlandırma testleri, tuzlu su, nem gibi testleri yapabiliyoruz. Hatta bağımsız test enstitüleri, kendi testlerini gelip bizim laboratuvarlarımızda yapabiliyor.
Almanya merkezde ciddi bir mühendislik kadromuz var. Ekipte 150 mühendis çalışıyor ve personel kendi pazarında uğraştığı konularda yetkinleşiyor. Türkiye’de, bildiğim kadarıyla, 20-25 kişilik mimar mühendis kadrosu olan tek sistem firmasıyız. Üstelik sadece merkez ofisimizden bahsediyorum, şubelerimizde de ayrı teknik ekibimiz var. Gerektiğinde Bielefeld’deki merkez ofisimizde bulunan, 150 kişilik teknik ekipten de destek alıyoruz.
SAHİP OLDUĞUMUZ BİLGİ HAVUZUNU PAYDAŞLARIMIZLA BİRLİKTE YARATTIK
Schüco, birçok sistemi dünyada ilk kez geliştiren bir sistem evi. Alüminyum profilin inşaat ve mimaride kullanılması ilk olarak Amerika’da gerçekleşse de o dönemde sistem diye bir kavram yok. Profili alıp uygulamacıya veriyorlar, o da profilin ihtiyacı olan aksesuarları sağdan soldan topluyor ve binaya uyguluyor. El yordamıyla yapılan bir iş aslında. Schüco’nun getirdiği yenilik bir sistem oluşturması, bir sistem tasarlaması. Yani cephe sisteminin gerektirdiği bütün parçaları, tek elden tasarlayıp üretiyor, testlerini yapıyor, fiziki değerlerini ortaya koyuyor ve uygulamacıya satıyor. Diğer sistem firmaları, Schüco’nun 1950’lerde ortaya çıkardığı örnekten yola çıkarak dünyada gelişmeye başlıyorlar.
1970’lerin sonunda ise Schüco yine bir yenilik yaparak enerjiyi koruyan bir sistem geliştiriyor: Yalıtımlı alüminyum sistemler. Biz çocukken alüminyum doğrama vitrinlerde kullanılan metal bir çerçeveydi. Yalıtımlı olabileceği kimsenin aklına gelmiyordu. Hâlbuki bugün her üreticinin elinde, yerli ya da yabancı yalıtımlı sistemler var.
Biz 2012 yılında güneş enerjisi sistemlerinin satışını bıraktık ancak cepheye güneş enerji modüllerinin entegre edilmesinin mucidi de Schüco’dur. Bugün akıllı cep telefonu ile uzaktan evdeki motorlu pencereleri kapatabilme gibi özellikler de kapsayan cephe otomasyonu, yine Schüco’nun getirdiği yeniliklerdendir. Bütün bunların arkasında büyük bir AR-GE çalışması ve geniş bir bilgi havuzu var. Ancak Schüco’nun hep dile getirdiği gibi; bu bilgi havuzunu kendimiz oluşturmadık. Biz marka olarak, sektör profesyonelleri ile partnerlik ilişkisi içerisinde var oluyoruz. Bu ağın parçası olan alüminyum uygulamacıları, mimarlar, üreticiler, tasarımcılar ile iç içeyiz. Her projede birbirimizden öğreniyoruz.
Bir sonraki projede bizimle çalışmak isteyen herkes bu bilgi havuzumuzdaki birikimden faydalanıyor.
Mimar ve mühendislerin de dâhil olduğu geniş bir teknik ekipten söz ettiniz. Mevcut ürün gamını geliştirme veya genişletme anlamında çalışmanız var mı?
Schüco’nun geleneksel felsefesine göre alüminyum cephe ve doğrama sistemleri bizim esas uzmanlık konumuz. Biz de yolumuza bu alanlarda devam ediyoruz. Türkiye’de 2 malzemeyle çalışıyoruz: PVC ve alüminyum. Ama tabii işimizin %90’ı alüminyum. %10’luk kısma sahip PVC ile daha çok üst kalite fiyat grubuna giren segmentte yer almaya çalışıyoruz. Alüminyumda ise tüm pazarda liderliği almak gibi bir hedefimiz vardı, onu da yakaladık.
Sizin de söz ettiğiniz gibi Schüco kalite ve fiyat olarak yüksek değere sahip bir marka. Daha orta değerde bir ürün gamı ve markayla pazardaki payınızı arttırma gibi bir gayretiniz ya da girişiminiz var mı?
Otomotiv sektörü açısından değerlendirdiğinizde eskiden lüks diye tabir edilen markaları kullanan tüketicilerin sayısı sınırlı idi. Şimdi ise en lüks arabaları üreten firmalar orta ve alt segmentte daha uygun fiyatta ürünler çıkarmaya başladılar. Bizim hedefimiz de markamızı ve kaliteye dair prensiplerimizi bozmadan daha ekonomik seriler çıkarmak, bunun için de her gün çalışıyoruz.
SCHÜCO LOJİSTİK & EĞİTİM MERKEZİMİZ, EKONOMİYE VE EĞİTİME KATKI SAĞLIYOR
Beyazköy’de lojistik ve eğitim merkeziniz bulunuyor. Nasıl kuruldu, hedefleriniz neler?
Türkiye’de ilk depomuzu 2004 yılında açtık. İş hacmi büyüyüp Haramidere’deki eski depomuz yetersiz kalmaya başlayınca daha büyük bir lojistik merkezi kurmaya karar verdik. Bu, merkezle ortak karar aldığımız, gerekli bir projeydi. Sadece Türkiye değil yurtdışı pazarlar da söz konusuydu ve bunların hepsine hizmet verebilmek için bölgemizde ciddi bir lojistik merkezi açmamız gerekiyordu.
İlk kuruluş dönemimizden itibaren, sektör profesyonellerinin ve öğrencilerin eğitimine katkıda bulunmak öncelikli hedeflerimizden biri idi. Bu nedenle üniversitelerde seminerler veriyorduk, dönemsel olarak mimarlık fakültelerinin derslerine katılıyorduk. İTÜ’de Türkiye’nin ilk cephe mühendisliği yüksek lisans programının açılmasına ön ayak olduk. Bu çalışmalarımızı da reklam malzemesi yapalım diye düşünmedik. Zaten Schüco felsefesinin bir parçasıydı bu.
Daha sonra yeni lojistik merkezimiz ilk planlandığında, eğitim amaçlı da kullanabilir miyiz diye düşündük. Atölye açalım, makineleri koyalım ve burada hem teknik eğitim alan öğrencilere hem sektör profesyonellerine hem de kendi bayilerimize alüminyum işinin inceliklerini, detaylarını göstererek sektörde bilgi düzeyini arttıralım istedik. Ben bu düşüncemizi Almanya merkeze anlattım. Üst yönetim bu fikri benimsedi ve yapılacak yatırıma destek verdi. Bugün, tam teşekküllü bir alüminyum üretim tesisinde olması gereken makinaların hepsi, uygulamalı eğitim merkezimizde var.
Öncelikli olarak bölgedeki meslek liselerine, üniversitelere eğitim vermeye başladık. Okul dönemi boyunca her hafta eğitim öğretimle geçti. Hem onlar hem de biz çok mutlu olduk. Talepler hala devam ediyor ve programımız sürekli dolu. Yeni bir sistem çıktığında hem kendi ekibimize hem de iş ortaklarımıza ve mimarlara tanıtımını yapıyor ve uygulamalı eğitimini veriyoruz. Sadece bu eğitimleri organize eden bir departmanımız var. Uygulamalı eğitim atölyemizde üretilen sistem numuneleri, eğitimin yanı sıra, Beyazköy’de, Ankara’da, Bodrum’da ve Adana’da bulunan sergi salonlarımızda ziyaretçilerin incelemesi için kullanılıyor.
6 bin m 2 ye sahip Schüco Lojistik & Eğitim merkezimizi; çevresine ve ekonomiye katkı sağlayan aynı zamanda ülke ticaretimize daha da güç ve hız veren entegre bir tesis olarak düşündük. Tepkiler çok iyi ve sonuçlardan da çok memnunuz.
Meslek liseleri ile iş birlikleriniz oluyor mu?
Şu an sadece İstanbul yönetim merkezimize yakın noktada kalacak fakat yeni kurulan Alkop Alüminyum Endüstri Teknik Meslek Lisesi’nin yetkilileri bu eğitim merkezimizden haberdar olup bizimle kontağa geçtiler.
Kendilerine, Almanya’da ve Beyazköy merkezimizde bu eğitim programları hakkında teorik katkı sağladık. Ayrıca lisenin yapımında da alüminyum sistemlerimiz ile sponsor olarak katkı sağladık. Eğitim başladığında, ders programlarına da kendi personelimizle doğrudan destek vereceğiz. Eğitim bizim için çok önemli bir şey. Uygulayanlar ve talep edenler ne kadar bilgili olursa kalite de o kadar artıyor. Dolayısıyla insanların hayat standartı ve konforu artıyor.
VENEDİK BİENALİ SPONSORLUĞU GELECEK YILLARDA DA DEVAM EDECEK
Eğitimle birlikte mimari alanlarda da sponsorluğunuz söz konusu. Venedik Bienali’nin ana sponsorlarından birisiniz.
Mimarlar bizim için çok önemli. Bir projede teknik ekibin ürünlerimizi seçmesinde çıkış noktası, yatırımcının ve mimarın talepleri. Yatırımcı bir projenin hayata geçirilmesine karar veriyor, mimar ise tasarlayarak o projeye renk katıyor. Türkiye’de çok değerli mimarlar ve değerli mimari projeler var.
Biz de mimari aktivitelere her zaman önem veriyoruz, mimarlar ile ilişkimizi sıcak tutmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de Türkiye’nin tüm değerli mimarlarına bir şekilde katkıda bulunup, öne çıkarmak istiyoruz. Bizim Schüco Türkiye olarak mimarlara sağladığımız katkı, diğer Schüco şirketlerindekinden daha fazladır.
Bu anlamda kendi grubumuz içerisinde de hep öncü olmaya çalışıyoruz. Venedik Mimarlık Bienali’nde de üç bienaldir Vitra ile birlikte eş sponsoruz, umarım bunu gelecek yıllarda da devam ettireceğiz.
“İHRACATI ARTTIRMA PLANIMIZ VAR”
Son olarak Türkiye’de ekonomik daralmaya karşı stratejik planlarınız ne olacak?
Biz malzemeyi ithal edip Türkiye’de satan bir firma değiliz. Biz “sistem know-how”ımızı Türkiye’ye getirdik ve buradaki tedarikçilere her türlü teknik desteği aktardık. Sattığımız ürünün %80’i Türkiye’de üretiliyor.
Sistem parçalarımızın %20’sini de Almanya’dan getiriyoruz. Ayrıca üretimimizi de tamamen Türkiye pazarına satmıyoruz. Yurt dışı satışımızın oranı, çalıştığımız ülkelerdeki ekonomik gelişmelere bağlı olarak %30-%70 arasında değişir. İnşaat sektörü dünyada da Türkiye’de de dalgalı bir sektördür. Sürekli inişi çıkışı olur. Yurtdışı pazarların çok parladığı dönemde satışımızın %70’ni yurtdışına yapıyorduk. Şu anda Türkiye pazarında bir daralma var. Biz bunu yurtdışı ayağımızla dengeleyeceğiz. Schüco Türkiye olarak bu dönemde maliyetlerimize biraz daha dikkat ediyoruz, büyüme planlarımızı biraz erteledik ve ihracata ağırlık verdik. Rusya, Orta Asya gibi klasik pazarların dışına çıktık. Şu anda Kuzey Afrika, Katar, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da ciddi iş bağlantıları kurduk. 2019 başından itibaren de bu projeler hayata geçmeye başlayacak.