İnşaat sektörünün önde gelen dernekleri, sektör için 2018 değerlendirmesi yaptı ve 2019 ile ilgili öngörülerde bulundu. Sektör paydaşlarının bir kısmı 2019 yılına dair iyimser bir bakış açısına sahipken, bir kısmı ise toparlanmanın ancak yılın ikinci yarısından itibaren gerçekleşeceği görüşünde.
İZODER
LEVENT PELESEN
Yönetim Kurulu Başkanı
İZODER: Ülke ekonomisine yıllık 10 milyar dolarlık katkıda bulunabiliriz
“Kentsel dönüşüm fırsatını iyi değerlendirerek, tüm binaları doğru yalıtım uygulamalarıyla inşa edersek, ülke ekonomimize yıllık 10 milyar dolarlık katkıda bulunabiliriz.”
2018 yılı başında yaşamaya başladığımız dövizdeki ani yükselişler her sektörde olduğu gibi yalıtım sektörü sanayicilerini de zora soktu. Öncelikle kredi maliyetlerinin artması ve ardından enerji fiyatları başta olmak üzere tüm ham madde girdilerinin artması sanayicilerimizi zor durumda bıraktı. Ama biz biliyoruz ki bunun da çaresi yalıtımda; çünkü en verimli enerji, tasarruf edilen enerjidir. Bu konuda binalarımızda ve sanayide ısı yalıtımı gelecekte daha da önemli hale gelecek.
Isı yalıtımı Türkiye’nin geleceği için stratejik öneme sahip bir konu. Son kullanıcı için büyük önem arz eden ısı yalıtımı, binalarda enerji verimliliği sağlayarak ülke ekonomisini de doğrudan etkiliyor. Yeni Ekonomi Programı’nın temel konularından biri tasarruf. Kışın binalarda ısınma giderleri son doğalgaz zamlarının etkisiyle daha da artacak. Kışı hem sağlıklı ve konforlu bir ortamda geçirmek hem de enerjimizi boşa harcamadan, tüketimi yarı yarıya düşürmek için binaların “ısı yalıtımı”yla donatılması şart.
BİNALARIMIZI ISI YALITIMIYLA KORUMA ALTINA ALMALIYIZ
Yaşadığımız binada dengeli ısı dağılımını sağlayarak sağlığımıza büyük ölçüde katkıda bulunan ısı yalıtımı, sadece kış aylarında değil, yaz aylarında da sıcağa karşı alınabilecek en etkili önemlerin başında geliyor. Güvenli ve konforlu yapılarda yaşamak, aynı zamanda kullandığımız enerjide yüzde 50’ye varan oranda tasarruf yapmak istiyorsak, binalarımızı ısı yalıtımıyla koruma altına almalıyız.
Bugün ülke olarak yüzde 75’ini ithal ettiğimiz enerjinin, ısıtma ve soğutma amaçlı tüketilen bölümünün yarısını israf ediyoruz. Türkiye’de, binalarda kullandığımız enerji miktarı, toplam tükettiğimiz enerjinin çok önemli kısmına, yani yaklaşık yüzde 40’ına ulaşmış, hatta sanayinin de önüne geçmiş durumda. Dolayısıyla yalıtımın hepimizi ilgilendiren ciddi bir boyutu var. Alacağımız önlemlerle de bu savurganlığın önüne geçmemiz mümkün.
TÜRKİYE’NİN TOPLAM ENERJİ FATURASINI YÜZDE 15 AZALTMAK MÜMKÜN
Kentsel dönüşüm sürecinde inşa edilen yeni binalarda yalıtım uygulamalarına öncelik verilmeye başlandığını görmek, hem yalıtım sektörü hem toplum adına sevindirici bir gelişme. Yönetmelikler tam anlamıyla uygulanmaya başlayıp denetim mekanizmaları etkili bir şekilde devreye girdiğinde ısı yalıtımı uygulamalarının, vatandaşa, sektöre ve ülkemiz ekonomisine katkısı büyük olacak. Kentsel dönüşüm fırsatını iyi değerlendirerek, tüm binaları doğru yalıtım uygulamalarıyla inşa edersek, ülke ekonomimize yıllık 10 milyar dolarlık katkıda bulunabiliriz. Türkiye’deki binaları ısı yalıtımlı hale getirerek, ülkemizin toplam enerji faturasını yaklaşık yüzde 15 azaltmamız mümkün.
Yalıtım sektörünün çatı örgütü İZODER olarak, binalarda enerji verimliliğinin en önemli unsurunun doğru ve standartlara uygun ısı yalıtım uygulamalarıyla sağlanabileceğini kamu ve kamuoyuna anlatacağız. 2019 yılında bu yöndeki çalışmalarımıza hız vereceğiz. Enerji Kimlik Belgesi (EKB) ve bunun hem uygulanması hem de binalarımızın en az C ve hatta B ya da A sınıfı enerji verimli binalar haline gelmelerine yönelik çalışmalara odaklanacağız. EKB’nin yaygınlaşması aile bütçesine olduğu gibi ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayacaktır.
YASAL MEVZUAT UYGULAMASI İSTENEN SEVİYEDE DEĞİL
Bugün yalıtımla ilgili yayımlanan yasal mevzuatların uygulamalarının istenen seviyede olmamasının, sektörün gelişimini yavaşlattığını söyleyebiliriz. Mevcut mevzuatların etkin bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi noktasında çok eksiğimiz var ancak kentsel dönüşüm sürecinde inşa edilen yeni binalarda yalıtım uygulamalarına öncelik verilmeye başlandığını görmek, hem yalıtım sektörü hem toplum adına sevindirici bir gelişme.
KDV’NİN YÜZDE 1’E İNDİRİLMESİ ŞART
Ülke olarak destekleme yöntemleri açısından yalıtım konusunu yeniden keşfetmeye çalışmamalıyız. Çünkü gelişmiş ülkelerde yapılmış başarılı örnekler var. Hatta o kadar başarılı oldular ki, yalıtım uygulamalarının artması üzerine “desteği kaldırsak mı” demeye başladılar. Verimlilik diye konuştuğumuz ve bunu sağlayan mal ve hizmetlere konulan vergilerin kaldırılması, KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi şart.
Ayrıca düşük maliyetli kredilerin de teşvik olarak sunulması çok önemli. Kredilerin bir bölümünün devlet tarafından sübvanse edilmesi de tüketiciye dönük bir uygulama yöntemi. Örneğin Enerji Kimlik Belgesi kapsamında B sınıfında enerji verimlilik uygulaması yapan tüketicinin kredisinin yüzde 20’si, A sınıfı EKB Belgesi olacak binalara ise, yüzde 40’ı sübvanse edilebilir. Bu yöntemlerin hepsi de başarılı olmuş finansman modelleridir.
İZODER’İN HEDEFİ
İZODER olarak tam 25 yıldır yalıtım bilincini Türkiye çapında yaygınlaştırmak amacıyla faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Isı, su, ses ve yangın yalıtımı, her şeyden önce Türkiye’nin geleceği için stratejik öneme sahip bir konu. Vatandaşların yalıtım konusunda doğru bilgilere sahip olması çok önemli çünkü tüm yalıtım uygulamalarıyla, güvenli, sağlıklı ve konforlu yaşam alanlarına sahip oluyoruz.
Isı, su, ses ve yangın yalıtım malzemeleri üreticilerini, satıcılarını ve uygulayıcılarını tek çatı altında toplayan bir çatı örgüt olarak; yalıtım konusunda, kamuoyunu ve sektörü bilgilendirme faaliyetlerimize devam edeceğiz. Kamu ve kamuoyu daha çok bilinçlendikçe, ısı yalıtımı uygulamaları, binalarda enerji verimliliğini sağlamanın vazgeçilmez unsuru olarak gelişimini sürdürecektir.
TÜRKİYE İMSAD
FERDİ ERDOĞAN
Yönetim Kurulu Başkanı
TÜRKİYE İMSAD: 2019’da hedef 22 milyar dolar ihracat
“Türkiye İMSAD olarak, 2018 yılını 20 milyar doların üzerinde inşaat malzemesi ihracatıyla kapatacağımızı söyleyebiliriz. 2019 yılı hedefimiz ise, en az 22 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmek olacak.”
İnşaat sektörü 2018 yılının ikinci çeyrek döneminden itibaren önce talep yetersizliği ile karşılaştı. Ardından yükselen maliyetler ve enflasyon ile artan döviz kurları ve faizler sonucu mali açıdan sıkışıklık başladı. İnşaat sektöründe mevcut işler azalırken, yeni alınan inşaat siparişlerinde de gerileme yaşandı. Hem konut hem de konut dışı binalar için alınan yapı ruhsatlarında düşüşler devam etti.
Buna rağmen 2018’in ilk 9 ayında inşaat harcamaları 481 milyar TL olarak gerçekleşti. İnşaat harcamaları ilk 9 ayda cari fiyatlarla yüzde 23,3 arttı. İnşaat malzemeleri iç pazarı ise ilk 9 ayda 312,8 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Geçen senenin ilk 9 ayında 253,7 milyar TL iç pazar büyüklüğüne göre, inşaat malzemeleri iç pazarı yüzde 23,3 büyüdü.
2019’DA HEDEF 22 MİLYAR DOLAR İHRACAT
İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Türkiye İMSAD olarak, 2018 yılını 20 milyar doların üzerinde inşaat malzemesi ihracatıyla kapatacağımızı söyleyebiliriz. 2019 yılı hedefimiz ise, en az 22 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmek olacak.
Yakın ve komşu pazarlardaki göreceli iyileşme ile AB pazarı, ihracat artışına katkı sağlıyor. Jeopolitik sorunlar nedeniyle küçüldüğümüz Irak, Rusya gibi pazarlarda tekrar işlerimiz normalleşmeye başladı. İç pazarda inşaat işlerimizin önceki yıllara göre, yavaşlamasının ardından sanayicilerimiz çok çabuk hareket ederek ihracata yöneldi.
Türkiye, inşaat malzemelerinde en yüksek ihracatı ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Kanada gibi ülkelere yapıyor. Ülke olarak çok kaliteli üretim yapıyor, inşaat malzemelerinin birçok alanında dünyada liderliğimizi sürdürüyoruz.
İnşaat sektöründe yeni finansman modellerinin uygulanması hedefleniyor. İnşaat sektörünü mali açıdan rahatlatacak finansman modelleri inşaat malzemeleri sanayisi için de önem taşıyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ BEKLEYEN KONUT SAYISI 5 MİLYONA DÜŞTÜ
Deprem sonrası alınan kentsel dönüşüm kararı ile 20 milyon konutun 7 milyona yakınının yeniden yapılacağı ifade edildi. Son günlerde yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda bu rakamın 5 milyona indiği belirtildi.
Fakat kentsel dönüşüm kapsamına girebilecek öncelikli bölgeler net olarak belli olmadığından, birçok konut sahibi kendi konutunu da bu 7 milyonun içinde zannettiğinden, konutlarının yıkılacağı beklentisi ile mecbur olmadıkça yenilemekten kaçınıyor ve kentsel dönüşüm rüzgarıyla kendi binasının da yıkılıp yeniden yapılacağını hayal ederek kapısını çalacak “Beyaz atlı müteahhidini” bekliyor. Oysa hem her bina yeniden yapılmayacak hem de müteahhitlerin her binayı yenileyip eski sahiplerine bedelsiz verebilecekleri bir planları yok.
YENİLEME PAZARI TEKRAR CANLANMALI
Türkiye İMSAD olarak konut sahiplerinin kendi konforları, sağlıkları ve enerji-su-atık giderlerini yönetmek için evlerini yenilemelerinin daha rasyonel olacağına inanıyoruz. Bunu da elimizden geldiğince her platformda dile getiriyoruz. Türkiye’de 30 bine yakın satış noktası var. Tahsilat ve nakit akışının doğru yönetilebilmesi adına yenileme pazarının tekrar canlanmasını istiyoruz.
Bugün inşaat sektörünün içinde bulunduğu mevcut durumun iyileştirilmesi için kentsel dönüşüm pazarıyla yenileme pazarının birbirinden ayrıştırılması gerekiyor. Yenileme pazarına yönelik atılacak adımlarla, birçok sektör ve iş kolu hareket kazanırken, genç ve dinamik nüfusa sahip inşaat sektöründe istihdam alanında da önemli fırsatlar doğacaktır. Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz dönemde yenileme pazarı sektöre can suyu olacaktır.
GYODER
FEYZULLAH YETGİN
Yönetim Kurulu Başkanı
GYODER: Yabancıya satışta 2019 hedefimiz 10 milyar dolar
“Kamu yöneticileri, yabancıya satışın büyük bir potansiyel içerdiğinin farkında. Pozitif, sonuç odaklı ve yapıcı yaklaşım sektör adına sevindirici. Yabancıya satışta 2019 hedefimiz 10 milyar dolar.”
Gayrimenkul sektörüne yönelik rakamlara baktığımızda 2018’in, 2017 yılıyla aşağı yukarı başa baş geçtiğini görüyoruz. Bu durum aslında Türkiye’deki konut ihtiyacının ne kadar sürdürülebilir olduğunu da gösteriyor. Yıllık yaklaşık 1 milyon 200 bin konutun el değiştirdiği, demografik nedenlerden dolayı 650 bin adet yeni konut ihtiyacının sürdüğü Türkiye’de, gayrimenkul piyasası yavaş yavaş bir dengeye oturmaya başladı.
Yabancıya gayrimenkul satışı, sektörümüz ve ekonomimiz açısından kesinlikle çok önemli. 2018 Ekim sonu itibarıyla yabancıya satış, aylık bazda 6 bin adede kadar yükseldi. Ancak 2019’da artık daha proaktif olmamız, fuarlar ve çeşitli organizasyonlarda yer almamız gerekiyor. Bu organizasyonları önemli medya gruplarıyla yapmaya başladık, devamı da gelecek.
YABANCIYA SATIŞTA 2019 HEDEFİMİZ 10 MİLYAR DOLAR
Ekim ayındaki yaklaşık 6 bin adetlik satışı aylık bazda 2019’da da sağlarsak yaklaşık 10 milyar dolarlık satış yapabileceğiz. 2018 yılını da 6 milyar dolar seviyesinde satış rakamıyla bitirmeyi hedefliyoruz. Yabancıya satışın büyük bir potansiyel içerdiğinin farkında olan kamu yöneticilerinin, bu konuya çok pozitif, sonuç odaklı ve yapıcı yaklaşım içerisinde olması, sektörümüz adına gerçekten sevindirici. Biz de sektör temsilcileri olarak, önümüzdeki yıl yurtdışında düzenlenecek bütün fuarlara organize ve hazırlıklı bir şekilde iştirak edeceğiz.
GYODER olarak, bugüne kadar çok sayıda uluslararası fuara ve toplantıya katılarak, Türkiye gayrimenkul sektörünü temsil ettik ve ülkemizin tanıtımına katkıda bulunduk. Bu fuarlarda sektör temsilcileriyle birlik olduk, yan yana bir duruş sergiledik.
ÇATIDER
ADİL BAŞTANOĞLU
YÖNETİM KURULU BAŞKANI
ÇATIDER: Sektör için iki önemli yönetmelik yürürlüğe girdi
“2019’da inşaat sektöründe renovasyon projelerinin Türkiye genelinde devam edeceği öngörülüyor. Yakın ve komşu pazarlarda göreceli iyileşmeyle AB pazarı, ihracat artışına katkı sağlıyor. Döviz kurlarındaki artış da ihracata destek veriyor.”
İnşaat sektörü, 2018’de özellikle döviz bedellerinin tetiklediği bir duraklama dönemine girdi, fakat gayretle yapılan çalışmalarla ülkemiz ve sektörümüz süratle bu durumu atlatacaktır. Bu durumdan çıkartılması gereken faydalı bilgileri de dikkatle analiz etmeliyiz. İnşaatı, arsa, rant, aşırı lüks veya lüks görünümlü durumundan çıkararak, oynak eğriyi akılcı ve ihtiyaca dayalı inşaat yapılması şekline döndürebilirsek; sektörün daha stabil hale geleceğini düşünüyorum.
Yüksek marjlı inşaat yapıp satmak peşinde olan, fakat mesleği layıkıyla teknik, ekonomik ve estetik anlamda yapmayan kişi ve kuruluşlardan zarar görüyoruz. Şehirlerimizin belli bir disiplinle imar planlarını uygulayabilmeleri gerekir. Belli bölgelerde altyapısı, silueti vs. konularına bakmadan özellikle yüksek katlı, dolayısıyla yüksek yoğunluklu binalar yapılmasına izin vermek hem şehir silueti hem de trafik ve çevre açısından doğru olmadı.
2018’deki duraklama, iyi analiz ve akıllıca eylemlerle geçer diye umuyorum. Deprem tehlikesi altında bulunan Türkiye’de, yapı ömrü ve dayanıklılığı açısından büyük öneme sahip su yalıtımı konusunda önemli bir adım atılarak hayata geçirilen ‘Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’ 27 Ekim 2017, ‘Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik’ ise 31 Mayıs 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni yönetmelikler, 1 Haziran 2018’de yürürlüğe girdi. Böylece su ve ses yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi.
İHTİYAÇ FAZLASI ELEKTRİĞİ SATMAK VERGİ DIŞI OLACAK
Konutların çatısına kurulacak tek bir elektrik üretim tesisinde üretilecek ihtiyaç fazlası elektrik enerjisini satanların “vergiden muaf esnaf” olarak kabul edilmesi yürürlüğe girdi. Bu ve bunun gibi gelişmeler sektöre hareket getirecek gelişmelerdir.
Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) genel ve sayısal hedefleri, inşaat sektöründe de yavaşlama olacağını gösteriyor. Öncelikle özel tüketim harcamalarında 2019 yılında yüzde 2 büyüme öngörülüyor. Buna göre hane halklarının harcamalarında sınırlı bir büyüme olabilir. İnşaat sektöründe de 2019 yılında en fazla yüzde 2 büyüme olacağına işaret ediliyor. 2019 yılında kamu yatırımlarında ise yüzde 36,1 daralma öngörülüyor. Programın kamu mali disiplini hedefi çerçevesinde en çok kamu yatırımlarının etkilenmesi bekleniyor. Kamu yatırımlarında gerileme, kamu altyapı ve inşaat harcamalarında da önemli bir küçülme anlamına geliyor. Bu hedefleri ile Yeni Ekonomi Programı, inşaat sektöründe 2019 yılında küçülme yaşanma olasılığını dahi içeriyor. Bu duruma göre, inşaat ve çatı sektörünün de 2019’da durağan bir yıl geçirmesi beklenebilir.
AB PAZARI İHRACAT ARTIŞINA KATKI SAĞLIYOR
Tabii renovasyon projelerinin Türkiye genelinde devam edeceği de öngörülüyor. Yakın ve komşu pazarlardaki göreceli iyileşme ile AB pazarı, ihracat artışına katkı sağlıyor. Döviz kurlarındaki artış da ihracata destek veriyor.
Bu yıl BEP (Binalarda Enerji Performansı) ile ilgili yeni gelişmeler olabilir. Ancak BEP’in tüm detaylarının ve denetim mekanizmalarının, tüm işlerliği devreye sokularak uygulanması büyük önem taşıyor. Avrupa Parlamentosu’nun yayımladığı Binalarda Enerji Performansı direktiflerine göre 31 Aralık 2020 tarihinden itibaren bütün yeni binalar sıfıra yakın enerjili bina olacak. Ülkemizin de daha fazla gecikmeden bu tür yenilikçi yaklaşımlarla geleceğini enerji etkin şekillendirmesi önem arz ediyor. Kentsel dönüşümün önümüzdeki yıl bu kapsamda ele alınması daha çok gündeme gelebilir.
BİTÜDER
KEMAL ÇOLAKOĞLU
YÖNETİM KURULU BAŞKANI
BİTÜDER: Su yalıtımı sektörü açısından ülkemizde ciddi potansiyel var
“Türkiye genelinde 19 milyon konutun yüzde 85’inin su yalıtımı yok. Su Yalıtımı sektörü açısından ülkemizde ciddi bir potansiyel var.”
BİTÜDER olarak, 2018’in su yalıtım sektörümüz için özel bir yıl olduğunu düşünüyoruz. Uzun süredir beklediğimiz ‘Binalarda Su Yalıtım Yönetmeliği’nin Haziran 2018 itibariyle yürürlüğe girmesi son derece olumlu bir gelişme oldu. Yönetmeliğin yayınlanmasıyla sektörde uzun zamandır beklenen kaliteyi yükseltme konusunda önemli bir adım atıldığına inanıyoruz. Su Yalıtımı sektörü açısından ülkemizde ciddi bir potansiyel olduğu açık. Türkiye genelinde 19 milyon konutun yüzde 85’inde maalesef hala su yalıtımı yok.
2019 EKONOMİK AÇIDAN, EKSTRA GAYRET SARF EDİLMESİ GEREKEN ÖNEMLİ BİR YIL OLACAK
Türkiye ekonomisi, siyasi ve sosyal yapısıyla dünyada önemli konumda bir olup, küresel gelişmelerden de doğrudan etkilenen bir ülkedir. 2018, tüm dünyada farklı gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Sanayicilerimiz de, dünya ülkeleri ile siyasal ve ticari bağları kuvvetli bir ülke olarak, ihracata olan odaklanmayı arttırdılar. Tüm sanayicilerimiz Türkiye’de Avrupa Birliği standartlarına uygun üretim yapılması konusunda azami dikkati gösterdi ve küresel rekabette gerekli yeri böylelikle alabildiler.
2019 ekonomik açıdan, ülkemizin topyekün ekstra gayret sarf etmesi gereken önemli bir yıl olacak. 2019 yılı ayrıca bizim açımızdan yeni Su Yalıtım Yönetmeliği’mizin hayata geçeceği, sahada uygulanacağı bir dönem olması sebebiyle de önemli.
SEKTÖR DIŞ PAZARLARDAKİ FIRSATLAR DEĞERLENDİRMELİ
2019 belirttiğimiz gibi ekonomik açıdan zorlu bir yıl olacak. Fakat böyle zorlu dönemlerde yatırımlara, çalışmalara ara vermeden devam etmek gerekiyor. Örneğin bu dönemde ihracata yönelmek ve dış pazarlardaki fırsatları değerlendirmek yerinde olur.
Ayrıca su yalıtımı konusunda inşaat sektörünün ithal ürünlere ihtiyacı olmadığını, Bitümlü Örtülerin YERLİ ÜRETİM konusunda, tüm sektörün ihtiyacını karşılayacak kapasite ve kalite yeterliliğine sahip olduğunu da bir kez daha hatırlatmak isterim.
KÜB
SUAT SEVEN
Yönetim Kurulu Başkanı
KÜB: Haksız rekabeti önlemek için tüketici bilinçlendirilmeli
“EFCA (Avrupa Beton Katkı Federasyonu) verilerine göre, Avrupa’nın hacimsel olarak en büyük beton ve beton katkı pazarı Türkiye.”
Türkiye ekonomisinin güçlü lokomotif sektörlerinden birisi olan inşaat sektöründeki hızlı gelişmeler ve büyük ölçekli projeler, kimyasal katkı üretim kapasitesinin benzer şekilde artmasını sağladı. 2017 yılı verilerine göre, Türkiye yıllık 115 milyon m3 mertebesindeki hazır beton üretim hacmi ile Avrupa’nın birinci hazır beton pazarı oldu.
Katkı Üreticileri Birliği KÜB’e üye firmalar da, sektörün en büyük üreticilerinden ve pazarın yaklaşık yüzde 80’ine hakimler. Derneğimizin üyeleri alfabetik sıra ile; BASF Türk Kimya, CHRYSO-Kat Katkı Malzemeleri, DRACO Yapı Kimyasalları, FOSROC IDEA Yapı Kimyasalları, İKSA Beton Katkıları, POLİSAN Kimya, SİKA Yapı Kimyasalları, MAPEI Yapı Kimyasalları.
2018 yılının ilk çeyreğinde inşaat ve onunla bağlantılı olarak inşaata girdi sağlayan sektörlerde işler yolunda iken nisan ayından itibaren süreç tersine döndü. Beton katkı sektörünün girdi sağladığı hazır beton sektöründeki daralmaya bağlı olarak sektörümüzün de satışları 2018 yılında kısmi daralma gösterdi. Öngörümüz, 2019 yılının en azından ilk yarısında inşaat faaliyetlerinin istenilen düzeye ulaşamayacağı, buna bağlı olarak inşaata girdi temin eden sektörlerde faaliyetlerin yavaş bir tempoda devam edeceği yönünde.
HAKSIZ REKABETİ ÖNLEMEK İÇİN TÜKETİCİ BİLİNÇLENDİRİLMELİ
Sektörde beton uygulamaları ve betonda kullanılan kimyasal katkı teknolojileri konularında mevzuatların ve teknik şartnamelerin yenilenmeye ve güncellenmeye ihtiyacı var. Bu noktada ilgili devlet birimleri ve inşaat sektörü derneklerinin ortak bir platformda teknik çözümleri üretebilmek için birlikte çalışması gerekiyor. Teknik komiteler kurarak çözüm aranması ve bu kapsamda sektörü, paydaşlarıyla daha ileriye götürmek gerekiyor. Sektörde zaman zaman karşılaşılan haksız rekabetin önüne geçilmesi için tüketicinin bilinçlendirilmesi ve kalitenin bir zorunluluk hatta rutin hale getirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
ERDEM ATEŞ
EPSDER
Yönetim Kurulu Başkanı
EPSDER: Enerji verimliliği ve tasarrufu için çalışıyoruz
EPSDER için 2018 tam anlamıyla yenilenme ve değişim yılı oldu. Kurumsal yapılanmadan, paydaş kurumlarla ilişkilere ve iş birlikteliklerine, EPSDER Akademi’den sektörel farkındalığın artmasına yönelik ulusal ve uluslararası etkinliklere kadar birçok çalışma yaptık.
EPSDER Akademi, üniversiteler, kamu kurumları, belediyeler, meslek odaları ile diğer STK’lara ısı yalıtımı, ısı yalıtım farkındalığı, enerji verimliliği, yenilikçi inşaat mühendisliği uygulamaları gibi konularda, seminer ve eğitimler verme arzusu ile kuruldu, çalışmalarına da bu yönde devam ediyor.
EPSDER, geçtiğimiz yıl, 5. Uluslararası Geofoam Kongresi’ni düzenledi. Beş kıta ve 23 ülkeden gelen katılımcılar, sektörün öncüleriyle buluştu. Kongrede, EPS Geofoam üreticileri, EPS hammadde tedarikçileri, EPS imalatında kullanılan makine ve ekipman üreticisi firmalar ile inşaat sektörünün önde gelen müteahhitlik firmaları bir araya geldi.
Bildiğiniz gibi ülke olarak zor bir yılı geride bıraktık. Yaşanan zorluklar her sektörü etkilediği gibi EPS sanayisini de olumsuz yönde etkiledi. Ancak bu zorlukları aşabilmek adına, her zamankinden daha çok çalışmayı sektör olarak kendimize hedef koyduk. Kısa vadeli planlar veya günlük kaygılar ile hareket etmenin, yapılacak en büyük hata olacağı düşüncesiyle, mal edilen ürünlerin ve sağlanan servislerin kalitesinden ödün vermeden, çalışmalarımıza devam ettik ve 2019 yılında da bu çalışmalara hız kesmeden devam edeceğiz.
ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE TASARRUFU İÇİN ÇALIŞIYORUZ
2019 yılında çevre koruma bilincinin arttırılmasına yönelik çalışmalarımıza ivme kazandıracağız. Enerji verimliliği kapsamında binalarda ısı yalıtımı ve yalıtımın doğru uygulanmasına yönelik farkındalık çalışmaları da sürecek.
Genel ekonomik olumsuzlukları aşabilmek adına, ülkece tasarruf etmenin, yapılması gerekenlerin başında geldiğine inanıyoruz. Bunun için hem sanayide, hem de konut, ofis, hastane, AVM ve kamu binaları gibi binalarda enerji tüketimini azaltmanın ve enerjiden tasarruf sağlamanın, enerji açığına pozitif katkı verecek adımlardan biri olacağını düşünüyoruz.