OLCAY AVCI
DAIKIN TÜRKİYE GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
Daikin Türkiye’nin dijitalleşme hikayesini anlatan Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Olcay Avcı, “Pandemi başladığında, 13 Mart 2020’de bir gün içinde evden çalışmaya başladık. Bu geçişte hiçbir sorun yaşanmadı, bunun en önemli nedeni, bulut/internet tabanlı çözümleri uygulamış olmamızdı” dedi.
Öncelikle dijitalleşme konusunda Daikin perspektifini kısaca izah etmek isterim. Daikin öncelikle üretim kimliği olan bir firma ve üretimin yüzde 50’si diğer ülkelere ihraç ediliyor. Yurt içi ve yurt dışında distribütör, bayi satış ve servis ağları var ki bu da saha operasyonları demek. Doğrudan proje satışı, e-ticaret, eğitim uygulamaları var.
Tüm bu operasyonların altında hukuk, finans, satın alma, ithalat, ihracat, gümrük, tedarik zinciri gibi destek birimleri mevcut. Ayrıca global bir firma olduğumuz için Dakin Japonya, Daikin Avrupa Merkez ve diğer ülkelerle entegre bir yapıda ve ortak stratejilerde hareket ediyoruz. Daikin her ülkede bizzat kendisi yer alıyor, bir distribütör yapısı ile hareket etmiyor. Dolayısıyla IT grubumuzun işi biraz zor. Ana stratejiler 5 yıllık yürüyen yapıda takip edilirken bugün 2050 yılında nerede, nasıl olmak istediğimiz de vizyon olarak ortaya koyuluyor.

2015 yılında, 2020 stratejileri görüşürken yoğun bir dijitalleşme hareketi ve bulut yapılara geçiş planlanmıştı. İçerde ve dışarda görünen yüzde ciddi atılımlar yapıldı ve yapılıyor.
İçerideki çalışmalarımızı özetleyecek olursam; 2 yıl önce fabrikamızda üretim planlama “APO” kurulumu ile beraber “DPM” dediğimiz “Dakin Production Management” sistemini kurduk. Üretim reçetesine “pick to light” metodu ile doğru malzemeyi kullandıran, Daikin Japonya’dan bir “t” anında hangi bantta ne üretiliyor, kaç adet üretiliyor, kim hangi vidayı sıkıyor, hangi bant nerede, neden duruyor, test sonuçları, üretim performansı gibi veriler görülebiliyor. “Direct track” sistemi ile ara depolama olmadan doğrudan araca yüklenen zamana karşı yarışan bir yapı kuruldu. Satışta CRM, teminat, finans kredilendirme yönetimi, CRM’e entegre BOS sistemleri, bayilerin sipariş ve sevk, cari yönetimlerini yapabildikleri yapılar kurduk. Keza servis tarafında da çağrı merkezi ve tüm saha ve servis yapısı ile entegre DASU servis uygulama yazılımımız kullanılıyor.
İş gücü tarafında “Bionik” ve “Sibernetik” yapılara geçiş var. Süper çalışanlar yaratmaya çalışıyoruz. Bulundukları her ortamda iş kaynaklarına, yanında gibi hızlı erişim ve yetkinlik sağlayacak mobil yapılar kuruyoruz. Toplantıda katılımcıların takvimlerini kontrol edip hepsinin boş vaktini ayarlayan ve seçenekli zaman öneren sistemler var.

Yapay Zeka “Artificial Intelligence” (AI) ile insan gibi düşünüp karar verecek RPA yani robot bilgisayarlar yapıyoruz. Örneğin servisler garanti içinde yaptıkları hizmetler için yüzlerce hak ediş gönderiyorlar. Geçmişte 6 kişi ile bu hak edişler tek tek kontrol edilip onaylanıyordu. Bugün tek bir RPA ile saniyede hak edişlerin kontrolleri yapılıp otomatik onaylanıyor. Kritik olanlar pas ediliyor ve sadece tek bir personel ile nerdeyse hatasız işi yürütür hale geliyorsunuz.
İnsan kaynakları (IK) tarafında eğitimden, KPI takibinden 360 değerlendirmeye varan özlük takipleri yapılıyor. İzin talebinde etrafınıza, “Sen ne zaman izne çıkmayı planlıyorsun, ben de kendimi ayarlayayım?” demek gibi bir şey kalmadı. Sistemden ilişki içinde olduğunuz takım arkadaşlarınızın planlı ve kesinleşen izin planlarını görüp hareket edebiliyorsunuz.
Dışardan görünen yüze baktığınızda özellikle, müşteri beklentileri şiddetle artan bir trendde ve bunu bizler körüklüyoruz. Teknolojiler ve maliyetler birbirine yaklaştıkça hizmette fark ortaya koymak ön plana çıkıyor. Teknolojik bir inovasyon yakalayan öne çıkıyor. E-ticaret, mobil ulaşım, kendini yöneten cihazlar, uzaktan erişim teknolojileri öne çıkıyor. “Müşteri deneyimi” kavramı hayatımıza ciddi anlamda oturdu. Müşteri ile ürünü arasındaki yaşam döngüsünü en iyi şekilde geçirmeleri için çözümler üretmeye çalışıyoruz.
Peki sorunun özüne gelirsek, tüm bunlara ulaşmak için IT tarafında altyapı ve veri yönetimi nasıl yapılıyor? Birçok firmada olduğu gibi en temelde “big data” yapısını yani farklı birimlerin datalarının ilişkili ve entegre hale gelmesini sağlamak önemliydi. Raporların ortak verilerden hazırlanması ve güncelliği, paylaşımı, ulaşılabilirliği önemli. Excel halen çok faydalı ancak artık dinamik raporlama toolları (araçları) önde. BI, BO, BW hayatımıza girdi. Verilerin güvenliği, ulaşım hızı, mobilite için altyapıda ciddi yatırımlar yapıldı.
Daikin, global düzeyde bulut politikasını planlarken, “unified cloud” stratejisini oluşturdu. Bu strateji, global çözümlerde tek bir bulut içinde yine tekleştirilmiş uygulamalar ile tüm global pazarda aynı kaliteyi garantileyecek uygulamaları sağlamaktır. Tabii ki yerel/bölgesel ihtiyaçlar yerel çözümleri gerektirebilir, o noktada da bölgesel bulut çözümlerinden de faydalanmayı planladık.
Biz son beş yıl içinde Türkiye’de dijital dönüşümler açısından oldukça radikal projeler oluşturduk ve oluşturmayı da sürdürüyoruz. Tüm haberleşme ve ofis altyapısı bulut üzerinde koşuyor. Pandemi başladığında, 13 Mart 2020’de bir gün içinde evden çalışmaya başladık. Bu geçişte hiçbir sorun yaşanmadı, bunun en önemli nedeni, bulut/internet tabanlı çözümleri uygulamış olmamızdı. Bu anlamda her ay aldığımız raporlarda, benzer şirketlerle karşılaştırdığımızda, uzaktan çalışma performansımızın oldukça yukarılarda olduğunu görmekteyiz.

Öncelikle belirmek lazım ki, bulut temelli çalışmalarda güvenlik konusu ön plana çıkıyor; mutlaka sanal özel ağ (VPN) ve çok faktörlü kimlik belirleme (MFA) çözümlerini kullanmak gerekiyor. Bu bir yere kadar güvenliği sağlıyor. Diğer bir konu da mobilize olan çalışanların verilerinin korunmasının da öneminin artması. Uçlarda veri saklama kültürü bir anda yok olmuyor; o nedenle uç bilgisayarların dik ortamlarının şifreli olmasını sağlamak gerekiyor. Daikin olarak tüm bu özellikleri kullanıyoruz. Bununla da yetinmeyerek, dönemsel penetrasyon testlerini iş ortağımızla yapıyor ve olası açıklarımızı iyileştiriyoruz.
Bu noktada bulut konusunda tek çekincemiz, bağlantı kalitesi ve sorunları. Ofis personelinde kısmi kalite problemi yaratıyor belki (özellikle evden çalışma sırasında) ama, üretim yapıyor olmamızdan ötürü, kritik fabrika sistemlerinin yerelde olması zorunlu. En azından, hibrid olması gerekiyor. Fabrika 7/24 çalışmak zorunda ve kısa süreli gecikmeler büyük maliyet kaybı anlamına geliyor. Bu nedenle yerel çözüm bulunması, üretim yönlendiren sistemlerin üretim yerinde olması kritik. Elbette ki bu sistemlerin 7/24 çalışır olmasını sağlayacak tek çözüm bu değil, probleme toplu bakış gerekiyor; iletim hatlarının çeşitlendirilmesi, hibrit çalışma, failover sistemlerinin kurulması ve test edilmesi misyon kritik sistemlerin olmaz ise olmazı; bu konulardaki projeler Daikin Türkiye’de başarılı biçimde tamamlandı.
Şu anda 2025 stratejisi üzerinde çalışıyoruz ve bu strateji, dijital çözümlerde ve uygulamalarda daha merkezi bulut ortamına geçişi, ama aynı zamanda yerel gereksinimlerde ise özel bulut yapılarının kullanılmasını içeriyor. Kapsam içinde IoT hem üretim alanında, IoT hem de ürün ve hizmet alanlarında IoT olarak; tamamıyla güvenli bulut yapılarında lokalize edecek şekilde bulunmaktadır. Ayrıca 2025 çok geniş alanda entegrasyon gerekliliklerini de zorunlu kılmakta, bu noktada, farklı bulut sistemleri arasında güvenli tüneller kullanarak iletimi garantilemek gerekiyor. İletişim, dijital çağın en önemli kolaylaştırıcısı; aynı zamanda en fazla risk barındıran alanı. 5G, Wi-Fi 6 gibi teknolojiler veri iletim hızını olağanüstü arttırırken, iletilen veri içeriklerini de hassaslaştırmakta. Dolayısı ile bizler, önümüzde siber güvenlik açısından önemli aksiyonlar olduğunu da görmekteyiz.
Organizasyonların, yeni nesil teknoloji projelerinde dikkat etmesi gereken en önemli noktalar sizce hangileri? Buluta yatırım yapmayı planlayan organizasyonlara neler tavsiye edebiliriz?
• Mobilite–her yerden ve her cihazdan erişim
• İletim Güvenliği–siber güvenlik
• Güvenlik garantileyici yatırımlar (düzenli pen testler vb)
• Uygulamalarda ve bulut yapılarında, konfigürasyonlarda; yani her yerde standartların belirlenerek standart dışı uygulamaların eliminasyonu,
• Entegrasyon arayüzü çözümü kullanarak, uygulamaları standart şekilde konuşturmak;
• Yerel veri merkezlerini zaman içinde elimine etmek.
• Misyon kritik sistemlerde yerel çözümlerde mimariyi doğru kurgulamak.
• Kullanıcıları bilinçlendirme ve eğitime ağırlık vermek.