Galip Tekiner: Planlamalarımızın odağında, karbonsuz bir prosese geçiş yer alıyor

İnşaat Dünyası Dergisi “Sürdürülebilir Şirketler” özel dosyasında Oyak Çimento Beton Kâğıt Alternatif Kaynak ve Çevre Yönetimi Direktörü Galip Tekiner’i ağırladı. İnşaat Dünyası’na şirketinin sürdürülebilirlik stratejisiyle ilgili özel açıklama yapan Galip Tekiner, “İş süreçlerinde değer odaklı iş modelini uygulayarak, sürdürülebilir yönetim hedefiyle hareket ediyoruz. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak hedefimizden taviz vermeden çalışmalarımızı her yıl, bir önceki yıla göre geliştirmeye, iyileştirmeye devam ediyoruz” dedi.
Sürdürülebilir bir geleceğin inşasında, sürdürülebilir bir iş dünyasının tesis edilmesi, firmaların bu alandaki faaliyetlerini artırmaları ve dünya ile eşzamanlı bu süreçleri yönetebilmesi daha da önemli hale geldi. Buradan hareketle OYAK Çimento’nun sürdürülebilirlik politikasının detaylarını paylaşır mısınız?
OYAK Çimento olarak, çevresel performansımızı geliştirmek adına yürüttüğümüz çalışmalarımızda çevre, su, iklim, enerji, baca gazı emisyonları, döngüsel ekonomi ve biyoçeşitlilik konularına odaklanıyoruz. Tüm faaliyet noktalarımızda, entegre ISO 9001- 14001- 45001 ve 50001 yönetim sistemlerimiz ile operasyonel süreçlerimizi takip ediyoruz. Bu bakış açısıyla Türkiye’nin en büyük çimento markası olarak, 7 entegre fabrika, 4 öğütme/paketleme tesisi ve merkez ofiste sistem ve ürün kapsamında “Entegre Yönetim Sistemi” Gold Sertifikası alan ilk çimento markası olduk. Verimlilik, yaratıcılık ve sürdürülebilirlik ilkelerinden yola çıkan araştırma geliştirme çalışmalarımızla; yarattığımız ekonomik, çevresel ve sosyal etkileri gözeten ürün ve üretim süreçlerinin geliştirilmesini, karbon ayak izimizin azaltılmasını ve sürdürülebilir üretim teknolojileri geliştirilmesini hedefliyoruz.Bu amaçlar doğrultusunda da yaşam döngüsü analizleri yapıp, ürünümüzü yaşamı boyu takip ederek faaliyetlerimizi de bu yaşam döngüsüne uygun planlıyoruz. Altı farklı bölgede üretim yapan fabrikalarımızla sürdürülebilir kalkınmaya öncülük ediyor, iş süreçlerinde değer odaklı iş modelini uygulayarak, sürdürülebilir yönetimin uygulanması hedefiyle hareket ediyoruz. Kısa, orta ve uzun dönemli planlamalarımızın odağında karbonsuz bir prosese geçiş yer alıyor.

Sürdürülebilir çevre politikanız kapsamında bugüne dek hayata geçirdiğiniz çalışmalar nelerdir?
OYAK Grubu Şirketlerinin benimsediği kültürün içerisinde bulunan OYAK Ekosistem Sıfır Atık yaklaşımı çerçevesinde daha sürdürülebilir, daha döngüsel ve daha çevreci bir yaşam politikasını hayata geçirdik. Bu çerçevede Sıfır Atık Yönetim Sistemi’ni kurarak “Sıfır Atık Belgesi’ni” almaya hak kazandık. Çevresel sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğiyle mücadele eylem planlarımıza yönelik bütün aksiyonlarımızı planladık ve AB Yeşil Mutabakatı ve Türkiye Yeşil Mutabakat Eylem Planı esaslarını ilke edinerek çalışmalarımıza başladık. Çimento sektörü içindeki uygulamaları ve sektörel yansımaları takip ederken, iklim özelinde risklerin orta ve uzun dönemdeki etkileriyle mücadele de önceliklerimiz arasında bulunuyor. Paris Anlaşması’nın dünya genelinde karbon salımının azaltılmasına ve küresel sıcaklık artışının sınırlanmasına yönelik hedeflerinden yola çıkarak kendi hedeflerimizi oluşturduk. Ayrıca OYAK bünyesinde iklim değişikliği risk ve fırsatlarının değerlendirileceği ve kısa-orta-uzun vadeli yol haritalarının belirleneceği bir proje başlatılmıştır. Her riskin yaratacağı birtakım fırsatlar da var ve düşük karbon ekonomisine geçişin sektörel önemli fırsatlar oluşturacağının farkındayız; proje ile aynı zamanda bu fırsatları da görerek yeni yatırım ve atılımları planlayacağız.
Son 5 yılda enerji maliyetlerimizi düşürebilmek, atık besleme sistemlerimizi daha ileri seviyelere götürmek, atık ısıdan geri kazanım tesisleri yapmak ve daha çevreci üniteler kurmak üzere yaklaşık 120 milyon TL tutarında yatırım gerçekleştirdik. Tüm tesislerimizi çevre dostu ve verimliliği yüksek tesisler haline getirdik. Geri kazanılabilir atıkları ayrıştırıyor, bütün tesislerimizden bu atıkları lisanslı geri kazanım firmalarına gönderiyoruz. Ek olarak kendi atıklarımızın birçoğunu tekrar kullanabilir durumdayız. Örneğin; kontamine atıklarımız ve geri kazanılamayacak olan atık torbalarımızın hepsini fırınlarımızda alternatif yakıt olarak kullanabiliyoruz. 6 fabrikamızda alternatif yakıt kullanıyoruz. Bu yakıtları, atıklar ve atıklardan üretilmiş yakıtlar olarak nitelendirebiliriz.
Son 5 yılda alternatif yakıt kullanım oranımızı 5 kat artırarak, 520 bin tonluk sera gazı azaltımı sağladık. 2020’de alternatif yakıt kullanım oranımızı %17,4 olarak gerçekleştirdik. 2021’deki hedefimiz ise bu oranı %20’nin üzerine çıkarmak. Mardin’de ve Adana’da güneş enerjisi santralimiz (GES) bulunuyor. Ayrıca azot oksitlerin (NOx) indirgenmesine yönelik önlemlerimizi artırıyor, buna yönelik olarak da NOx verimliliği yüksek alev borusu yatırımları yapıyoruz.

OYKA Kâğıt Ambalaj fabrikamızda da yenilenebilir enerji kapsamında biyokütleden elektrik enerjisi üretim tesisi yatırımları tamamlanmış olup, YEKDEM kapsamında çalışmaya başlamıştır. AB Yeşil Mutabakatı kapsamında çevresel performansın ve verimin tam uyumu söz konusu. Tam uyum sağlayamaz ve bunu belgeleyemezseniz özellikle AB üyelerine ihracat yapamayacak hale gelirsiniz. Bu sebeple sürdürülebilirlik politikamızı AB Yeşil Mutabakat’a paralel olarak şekillendiriyor, uyguluyor ve 2050 hedeflerimize doğru ilerliyoruz. Bizim için hem yeni ürün oluşturmak hem de proseste Ar-Ge çalışmaları yürütmek çok önemli. Yeni tip klinker ve çimento üretimi prosesleri geliştirmelerini yapıyoruz. Tüm şubelerimizde, karbon emisyonlarımızın ana kaynağı olan klinker yerine alternatif hammaddeleri kullanarak çimento üretimimize devam ediyoruz. Ayrıca kalsine kil ile çimento üretmek için çalışmalarımızı tamamladık ve uygulamaya ilk olarak Afrika, Fildişi Sahili’nde bulunan fabrikamızda başladık.
Sürdürülebilir bir iş modeliyle yol almanın firmanıza katkıları nelerdir?
Sürdürülebilir iş modellerimizle hem firmamıza hem bulunduğumuz bölgelere hem de ülkemize sayısız fayda sağlıyoruz. Döngüsel ekonomiyi stratejik odağımıza alarak, atık yönetimi, alternatif yakıtların kullanım oranlarının artırılması, kaynak tasarrufu ve karbon ayak izinin azaltımı çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Ayrıca yenilenebilir enerji üretimi konusunda, Bolu ve Aslan Çimento’da 2020’de atık ısıdan 65.270 mW elektrik enerjisi ürettik, üretmeye de devam ediyoruz. Güneş enerji santrallerimizde yaklaşık 2 MW/h üretim yapıyor ve bu alanda da yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Yenilenebilir enerji kısmında da yatırımlarımız devam ediyor. Yatırımlarımız atık ısıdan geri kazanım, biyokütleden enerji üretimi ve güneş enerji santralleri gibi projeleri kapsıyor. Bunun yanında daha birçok enerji verimliliği çalışmamız var. Şu ana kadar 8 adet Verimlilik Artırıcı Proje (VAP) hayata geçirdik. Aslan Çimento’da yaptığımız modernizasyon projesiyle %20 enerji verimliliği sağladık. Türkiye’de ilk kez “5’inci Bölge Enerji Verimliliği Teşviki”ni Aslan Çimento ile biz kullandık. Bu teşvik çerçevesinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Çevre ve Enerji Verimliliği Daire Başkanlığı ile yaklaşık bir yıl kadar çalışarak, Bakanlığın yaptığı mevzuat revizyonları ile kullanılabilir hale getirdik ve bir ilki gerçekleştirdik. Türkiye’de kurulan ilk çimento fabrikası olarak, ülkemizde bir ilki gerçekleştirmekten mutlu ve gururluyuz.

OYAK Çimento’nun sürdürülebilirlik ve çevre politikalarına dair önümüzdeki dönemde ne tür atılımları olacak?
Dünyada iklim değişikliğine bağlı risklerin odağında, karbon nötr bir dünyaya geçişin tasarlandığı 2050 yol haritasına bağlı olarak, değer odaklı iş modelimiz ile etkimizi artırmayı amaçlıyoruz. Bu hedef doğrultusunda, Ar-Ge ve inovasyonu bir fırsat olarak görüyoruz. Düşük karbon ayak izine sahip kalsine kil inovasyonu, endüstriyel simbiyoz odaklı yeni nesil geopolymer bağlayıcı geliştirme çalışmaları ve yüksek enerji verimliliği odaklı seramik öğütme elemanlarının çimento prosesine adaptasyonu projelerimiz yer alıyor. Ayrıca düşük karbonlu çimento üretimine yönelik de Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Karbon ayak izimizi azaltmak adına, daha sürdürülebilir kaynaklara ve uygulamalara yöneliyor, uzun soluklu temin ve anlaşmaları tercih ediyoruz. Bu noktada daha sürdürülebilir iş modelleri ile atıktan türetilmiş yakıt (ATY) temininin belediye atıklarından yapılmasından bahsetmek gerekir.
Türkiye’de artan nüfus ve bilinçsiz tüketimin etkisiyle, katı atık miktarı yıllık 32 milyon tona ulaştı. Bu miktarın yaklaşık %15’ini ATY olarak kullanılabilecek seviyede kaloriye sahip atıklar oluşturmaktadır. Sürdürülebilir ve dışa bağımlı olmayan bu ATY hammaddesinin değerlendirilmesi oldukça önem taşıyor. Enerji maliyetlerinin yükseldiği ve bu kadar kıymetli hale geldiği bu dönemde kullanılabilecek yaklaşık 5 milyon ton atığın, toprağın altında çürümeye terkedilmesini son derece yanlış buluyoruz. Atık yönetimi hiyerarşisine göre bu noktada atıkların çimento fabrikalarında ek yakıt olarak değerlendirilmesi ile bazı destek ve teşvikler de gündeme getirilmeli. Ancak hâlâ günümüzde atıklar büyük oranda düzenli depolamalara gömülüyor ve enerji üretiminde sadece depolama gazından yararlanılıyor.

Çimento fabrikaları her ilin atık problemini çözebilecek sayıda olup atık bertarafına ve azaltımına en az %20 katkıda bulunabilecek potansiyele sahiptir. Bu iş modelleri de düşük yatırımcı ve işletme maliyeti ile belediyelerimiz için sürdürülebilir iş modelleri olup, onları birçok yüksek yatırım maliyetinden kurtaracak ve yüksek işletme maliyetlerine katlanmalarının önüne geçecektir. Bununla birlikte, revize edilerek açıklanan YEKDEM teşviklerinde evsel atıktan üretilen elektrik enerjisinin teşvik payının düşürülmesi, çimento fabrikalarının ATY üreticilerinden alım yaparak yaptıkları maddi desteklerin artması, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın geri kazanım politikalarına önem vererek yoğunlaşmasıyla birlikte birçok evsel atıktan ATY üretim tesisi fizibilitesi yapılmaktadır. Ülkemizde 13 adet Evsel Atıktan ATY tesisi için Bakanlığa başvurulmuştur. Tüm çalışmalarımız neticesinde, kaynak verimliliğinin sağlanması ve ekosistem devamlılığı için sorumlu davranışımızı sürdürüyoruz. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak hedefimizden taviz vermeden çalışmalarımızı her yıl, bir önceki yıla göre geliştirmeye, iyileştirmeye devam ediyoruz. Çünkü biz “mutlu yarınlar için çalışıyoruz.”