Aldağ A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Rebii Dağoğlu’dan 2021 sektör öngörüsü

“İhracattaki düşüşe rağmen sektörümüzün yılı beklentilerin üzerinde bir büyümeyle kapatacağını düşünüyorum. Bu süreçte ALDAĞ olarak büyüme hedeflerimizden asla geri adım atmadık. 2021’de de pandeminin etkileri yıl boyunca hissedilecek. İkinci pandemi sürecinin, iklimlendirme sektöründeki inovasyon süreçlerinde değişimlere neden olacağı aşikâr. Kendini bu değişim sürecine adapte edebilen firmalar öne çıkacak ve ayakta kalacak.”
Türkiye iklimlendirme sektörü diğer birçok sektöre nazaran pandemi sürecinden en az etkilenen sektörlerden bir tanesi. Biz ağırlıklı olarak inşaat sektörüne ürün tedarik eden bir sanayi koluyuz. Bu dönemde inşaat sektörünün yüzde 8 ile en fazla büyüyen üçüncü sektör olduğunu göz önüne aldığımızda pandeminin olumsuz etkilerini nispeten daha az hissettik diyebiliriz.
İhracattaki düşüşe rağmen sektörümüzün bu seneyi beklentilerin üzerinde bir büyümeyle kapatacağını düşünüyorum. ALDAĞ özelinde baktığımızda ise büyüme hedeflerimizden asla geri adım atmadık. Herhangi bir rakam zikretmek istemiyorum; ancak son dönemdeki büyük ölçekli ve prestijli projelerin tamamının iklimlendirme sistemlerinin ALDAĞ imzası taşıdığı zaten biliniyor. Tabii bu durum büyüme oranlarımızda da ciddi bir artışa vesile oldu. Şu an siparişi alınmış işlerin hacimlerine baktığımızda 2021’in ilk çeyreğinde de büyüme trendimiz devam edecek.
Öngörülemeyen durumlara hazırlıklı olmalıyız
2021’de de pandeminin etkilerinin yıl boyunca hissedileceğini düşünüyorum. Dolar kurundaki artış hiç şüphesiz ki devam edecek; ancak bunun kademeli ve öngörülebilir seviyelerde olacağı inancındayım. Öte yandan pandemi ortamının ekonomi üzerindeki etkilerini azaltmak adına kamu kaynaklarının kullanılması bir zorunluluk. Dolayısıyla kamu maliyesinde daha fazla açık vereceğimiz bir ortam olacak. Bu durum enflasyon oranının yükselmesine yol açacağı gibi kur seviyelerindeki volatiliteyi de arttırabilir. Burada Merkez Bankası’na büyük iş düşüyor.
Doğru para politikalarıyla, riskler nispeten bertaraf edilebilir. Ancak bölgemizdeki jeopolitik riskleri de hesaba katmak durumundayız ki Türkiye, bu bölgedeki çatışmaların birçoğunun fiili aktörü durumunda. Esas dikkat edilmesi gereken konu ise, öngörülememiş ve bir anda ortaya çıkan de facto durumlardır. Bunlara karşı hazırlıklı olmak durumundayız.
İkinci pandemi sürecinin 2021 yılında iklimlendirme sektöründeki inovasyon süreçlerinde de değişimlere neden olacağı aşikâr. Ancak bu konuda çok ciddi bir kafa karışıklığı ve bilgi kirliliği mevcut. Biz üreticiler bu noktada yatırımcılara en efektif ama aynı zamanda optimum çözümler sunmalıyız. Geliştirdiğimiz sistemler sürdürülebilir nitelikte olmalı.
İklimlendirme sektörü salgın sürecinde ve sonrasında; taze hava, iç hava kalitesi, klimalarda enerji verimliliği, uzaktan erişim ve diğer sistemlerle entegrasyon gibi konuların önem kazanmasıyla birlikte hem yeni inşaatlarda hem de mevcut yapılarda ciddi bir dönüşüm sürecine girecek. Bu nedenle sektör temsilcisi firmaların özellikle salgın sırasında oluşan ihtiyaçları, sektör ürünleri perspektifinde inceleyerek, yeni ürün geliştirme çabalarını artırması gerekiyor.
Kısacası yeni bir küresel düzen ve eko-sistemle karşı karşıyayız. Kendini bu değişim sürecine adapte edebilen firmalar öne çıkacak ve ayakta kalacak. Ve tabii ki dönüşümün en kilit faktörü yine insan kaynağı olacak. Çalışanlarına yatırım yapan firmalar yoluna emin adımlarla devam edecek.