İnşaat Dünyası Dergisi “Sürdürülebilir Markalar” dosyası kapsamında DEİK Başkanı Nail Olpak’la özel bir röportaj gerçekleştirdi. DEİK Başkanı Nail Olpak, “2018 yılından beri Cumhuriyet tarihimizin ihracat rekorlarına imza atıyor, aylık ve yıllık bazda ihracat rekorlarımızı tazeliyoruz. 2021 yılı ihracatımız 225,4 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2020 yılında 1,10 olan ortalama ihraç birim değeri ise 2021 yılında yüzde 17’lik artışla 1,29’a ulaştı. Bu da ihracatımızın katma değeri ve niteliği açısından pozitif bir tabloyu işaret ediyor” dedi.
2017 Eylül’den bu yana yürüttüğünüz DEİK Başkanlığı görevinizde Türkiye ticari ilişkiler ve itibar yönetimi kapsamında kurum olarak etkili olduğunuz ve fark yarattığınız konular neler oldu?
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) olarak, Türk özel sektörü adına üstlendiğimiz ‘Ticari Diplomasi’ misyonumuz kapsamında, küresel ticaretin kalbinin attığı her coğrafyada daha fazla ticaret için çalışıyoruz. Gücümüzü dünyaya taşıma vizyonuyla çalışıyor ve iş dünyamıza ticarette pusula olmaya gayret ediyoruz. DEİK, kurucu kuruluşları, iş konseyleri ve üyeleri ile birlikte Türkiye’nin önde gelen girişimcilerinin ve iş dünyası temsilcilerinin oluşturduğu gönüllü bir iş platformu.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Ticaret Bakanlığımızın koordinasyonunda faaliyetlerimizi sürdürürken, dünyanın dört bir yanına yayılmış 147 İş Konseyimizle birlikte ülke, sektör ve bölge bazlı olarak gönüllülük esasıyla çalışıyoruz. Bakanlarımızın, Büyükelçilerimizin ve iş insanlarımızın katıldığı uluslararası iş forumları, yuvarlak masa toplantıları, iş heyetleri ve pandemi ile birlikte tercih ettiğimiz webinarlar gibi uluslararası pek çok ticari diplomasi buluşmasına ev sahipliği yapıyoruz.
Müteahhitlikten enerjiye, savunmadan kamu-özel sektör iş birlikli PPP projelerine kadar çok geniş bir perspektifte, küresel ölçekli ticari diplomasi temaslarında bulunuyoruz. Ülkeler bazında uzmanlaşmış İş Konseylerimiz açısından da, dünyada bir eşi daha olmayan bir kuruluş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Yabancı ülkelerdeki karşı kanat kuruluşlarımızla birlikte Türkiye ile hedef ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi, ikili ticaret hacminin artması ile karşılıklı yatırımların artması için üstün bir çaba sarf ediyoruz.
Yani DEİK’in ana hedefinde her zaman daha fazla ticaret yapmak var. Türkiye’nin küresel ticaretten aldığı payın daha da yükselmesi için var gücümüzle çalışmaya, hedef ülkelerle karşılıklı ticaret ve yatırımların artması için köprü vazifesi görmeyi sürdüreceğiz.

DEİK ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ANADOLU AÇILIMINI SÜRDÜRECEK
Anadolu’daki ticari diplomasi hedeflerinizle ilgili ne gibi çalışmalar yapıldı?
DEİK için Anadolu illerimizdeki sanayicilerimiz, iş insanlarımız ve kuruluşlarımız son derece büyük önem taşıyor. Üye kuruluşlarımız arasında Ankara, Bursa, İzmir, Adana, Denizli, Gaziantep, Kocaeli, Kayseri, Konya, Manisa, Mersin ve Trabzon gibi illerimizin önde gelen iş dünyası kuruluşları da bulunuyor.
Dolayısıyla DEİK’in pusulasında ve küresel yolculuğunda Anadolu illerimizdeki sanayicilerimiz, kuruluşlarımız ve iş insanlarımız da daima yer alıyor. Salgın öncesinde başlattığımız “DEİK ile Ticari Diplomasi Yolculuğu” turumuz ile Bursa ve Gaziantep illerimizde özel sektör temsilcilerimizle bir araya gelmiştik. Daha sonra Covid salgını sebebiyle buluşmalarımızı dijital platformlara taşıyarak, hedef ülke ve pazarlara yönelik webinarlar düzenledik.
İş Konseylerimiz, karşı kanat kuruluşlarımız, üye kuruluşlarımız, Büyükelçilerimiz, ticaret müşavirlerimiz ve hedef illerimizdeki iş insanlarımızı bir araya getirdiğimiz çevrimiçi organizasyonlara imza attık. Ticari diplomasinin gücünü kullanarak, ihracattaki hedef ülke ve pazarlardaki ticaret fırsatlarını, potansiyeline en uygun sektörlere sahip illerimizle buluşturduk. Son derece verimli geçen toplantılarımız neticesinde yeni iş birliklerinin doğmasına vesile olduk.
Son dönemde üye sayımızın artışında Anadolu illerimizdeki şirketlerin de bir hayli yüksek katkısı söz konusu. DEİK olarak önümüzdeki dönemde Anadolu açılımımızı sürdürerek, bölge illerimizin özel sektör temsilcilerini dünyanın dört bir yanındaki muhatapları ile bir araya getirmeye devam edeceğiz.
İNŞAAT SEKTÖRÜ FİNANSAL PİYASALARDAKİ İSTİKRARIN TESİSİ VE FAİZLERİN GERİLEMESİYLE CANLANACAKTIR
Türkiye ihracat performansının bugünü ve geleceği ile ilgili neler söylersiniz?
Türkiye, özellikle son 10 yıldır yakaladığı istikrarlı büyüme ile sanayideki üretim potansiyelini ihracat performansına taşımayı başardı. 2018 yılından beri Cumhuriyet tarihimizin ihracat rekorlarını imza atıyor, aylık ve yıllık bazda ihracat rekorlarımızı tazeliyoruz. 2021 yılı ihracatımız 225,4 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2020 yılında 1,10 olan ortalama ihraç birim değeri ise 2021 yılında yüzde 17’lik artışla 1,29’a ulaştı. Bu da ihracatımızın katma değeri ve niteliği açısından pozitif bir tabloyu işaret ediyor.
Elbette ihracattaki yükselişimiz bizi rehavete düşürmemeli zira artan ihracatımızla gurur duyarak başarılı bir şekilde rekorlar kırsak da önümüzde daha çok yol var. İş dünyası olarak ihracat anlamında doğru yolda olduğumuzu söyleyebilirim. Hemen hemen her sektörde ihracat yapabilen bir imalat sanayii kapasitemiz var.
Salgın döneminde dahi tedarik zincirlerinde aksamaya sebep olmadan ayakta kalarak üretime devam etmemiz önemli bir kazanım olmuştur. Covid-19 sonrasında da tedarik zincirine zarar vermeyen, muhataplarına güven veren firmalar ve ekonomiler ayakta kalacaktır ki, biz en zor dönemlerde bunu başardık.
Salgın sonrası dönemde hedeflerimizi arttırabilmek için güven aşamasını başarıyla geçtik. Bundan sonra odaklanmamız gereken nokta ise yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımız içindeki payını artırmak olmalıdır. Bunun için Ar-Ge ve inovasyon başta olmak üzere katma değerimizi artıracak her türlü politika ve uygulamalara ağırlık vermemiz gerekiyor. Küresel tedarik zincirlerimizdeki başarıyı küresel değer zincirinde üst basamaklara taşıyarak sürdürülebilir hale getirmemiz gerekiyor.
İhracatta sürükleyici sektörün şu ana kadar imalat sanayii olduğunu ifade etmiştik. Önümüzdeki dönem için hizmet sektörünün de ciddi bir potansiyel taşıyacağını düşünüyorum. 2021 yılında büyümeye yeterince katkı veremeyen inşaat sektörü de finansal piyasalardaki istikrarın tesisi ve faizlerin gerilemesiyle canlanacaktır.
Yeşil Mutabakat Eylem Planı ve uygulanmasına ilişkin görüşleriniz neler? Emisyon yoğun ağır sanayinin dönüşümü bu uyum sürecine entegre edilebilecek mi?
Dünya olarak, son yıllarda sürdürülebilirlik kavramının önemini her platformda konuşuyoruz. Sadece kamu ve özel sektör nezdinde değil, günlük yaşamın her anında insanın doğal kaynakları doğru kullanması, doğa dostu teknolojiler ve geri dönüşümlü ürünler ön planda. Çünkü, günümüzün kaynak tüketim hızı bu şekilde devam ettiği müddetçe, artık bu dünyanın imkanları yetmeyecek. Su fakirliği, kuraklık, yer altı kaynaklarının azalması, tarım alanlarının yok olması ya da hava kirliliği gibi pek çok sorun ile karşı karşıyayız. İklim değişikliğinin etkilerini gördüğümüz bu dönemde, artık orman varlıklarımızın bile geleceğinin risk altında olduğuyla yüzleşmeye başladık.
Bu tablo çerçevesinde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) olarak, Türkiye’nin sürdürülebilir yeşil dönüşüm yolculuğunun uzun vadeli olarak planlanmasını ve karbonsuz ekonomiye geçiş politikalarını hızla belirlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye ekonomisi ve sanayisinde yeşil dönüşümün, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyümenin tesis edilmesinin yanı sıra, başta AB olmak üzere üçüncü ülkelere ihracatta rekabetçiliğinin korunması ve güçlendirilmesi adına büyük önem taşıdığını dile getiriyoruz.

ULUSAL EMİSYON TİCARET SİSTEMİMİZİN HIZLA OLUŞTURULMASI GEREKİYOR
Elbette Paris İklim Anlaşması ve AB ülkelerinin Yeşil Mutabakat Anlaşması, iş dünyamızın geleceği adına en önemli iki başlığımız. AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) ülkemiz için oluşturacağı riskleri bertaraf etmek, getireceği maliyetleri olabildiğince azaltmak ve desteklerin ülkemizin yeşil dönüşümünde ve finansmanında kullanılmasını sağlamak adına Ulusal Emisyon Ticaret Sistemimizin hızla oluşturulması gerekiyor.
2053 yılında net sıfır emisyon hedefi kapsamında Türkiye’nin karbonsuzlaşma politikasını belirlemesiyle, bu politikanın etkin bir şekilde uygulanması, ülkemizin yeşil dönüşümü yolunda büyük öneme sahip. Türk özel sektörü olarak kamu-özel sektör iş birliğinde hazırlanacak eylem planının hayata geçirilmesinde üzerimize düşen görevleri yapmaya hazırız. Halihazırda ‘Gümrük Birliği’nin Güncellenmesinde Dijital Gündem ve Yeşil Mutabakat’, “Türkiye’nin Dijital Ekosistemi: AB ile İş Birliği” konulu projelerimiz devam ediyor.
Türk özel sektörünün tedarikten üretime, lojistikten atıkların geri dönüştürülmesine kadar tüm süreçlerinin çok boyutlu olarak dönüşümünü öngören “Karbonsuz Ekonomiye Geçiş” sürecinde iş insanlarımız nezdinde farkındalık oluşturmak, dönüşümün finansmanı ve sektör bazlı etkileri gibi birçok konuda iş dünyasını bilgilendirmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu süreçte bir taraftan geç kalmadan gerekli adımları atarken diğer taraftan da hem fazlasıyla erken yük taşımamak hem de yeni nesil tarife dışı engellerle karşılaşmamıza engel olmak üzere faaliyetlerimizi hızlandırıyoruz.
Yeşil dönüşümü hızlandırmak amacıyla Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi, çevreye duyarlı, sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi alanları oluşturmaya yönelik yeşil OSB’ler kurulması, finans sektörünün bu anlamda devrede tutulması, yeşil tahvil ve sukuk ihraçlarının teşvik edilmesi gibi birçok önemli hedefimiz var.
‘YEŞİL DÖNÜŞÜM’ PROJESİ KAPSAMINDA “SANAYİDE YEŞİL DÖNÜŞÜMÜN DESTEKLENMESİ” RAPORUNU OLUŞTURDUK
DEİK olarak ülkemizin ‘Karbonsuz Ekonomiye Geçiş’ hedefi doğrultusunda, kamu ve özel sektör iş birliğinde bu dönüşümün sağlanması adına çalışmalarımızı hızlandırdık. AB’nin Yeni Büyüme Stratejisi olan ‘Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı anlamak, Türkiye için önemini ortaya koyabilmek, sanayicilerimizi konu hakkında bilgilendirmek ve gerekli adımların zamanında atılmasını sağlamak amacıyla başlatmış olduğumuz ‘Yeşil Dönüşüm’ projesi kapsamında “Sanayide Yeşil Dönüşümün Desteklenmesi” raporunu oluşturduk. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu olarak, Türkiye’nin yeşil ekonomi ve sanayide yeşil dönüşümü planları kapsamında, 147 İş Konseyimiz ile birlikte üzerimize düşen her görevi eksiksiz şekilde yerine getireceğiz.