İnşaat Dünyası Dergisi “Marka” bölümünde İstanbul Teknik Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Macit Tanyol’u ağırladı. Şirketinin vizyon ve hedeflerini anlatan Macit Tanyol, “Türkiye’nin en büyük geogrid üreticisi olan İstanbul Teknik, yurtiçinde 1.000 noktada faaliyetlerini sürdürürken yurtdışında ürünlerini 72 ülkeye ulaştırıyor. 2021 bizim için üretimde atak yılı oldu, yıl sonu itibarıyla üretimi neredeyse üç katına çıkarmış olacağız. Çok kuvvetli bir mühendislik departmanıyla ürün ve çözüm sunabilmek en büyük farkımız” dedi.
Yolculuğu 1998 yılında başlayan İstanbul Teknik’in kuruluşundan günümüze uzanan hikâyesini genel hatlarıyla sizden dinleyebilir miyiz?
İstanbul Teknik, inşaat sektörünün ihtiyaçlarını karşılamak ve ülke sanayisine katkıda bulunmak için yüzde 100 Türk sermayesiyle kurulmuş bir anonim şirket. Mart 1998’de limitet şirket olarak attığımız adım, sektörde kısa zamanda güçlendi ve 2000 yılında geogrid ile geomembran şantiye uygulamalarına başladık. 2005’te geosentetik ürünleri alanında mühendislik hizmetleri sunarak, ilk yurtdışı şantiye uygulamasını gerçekleştirip faaliyet alanlarımıza yeni ürün grupları ekledik. 2008’de asfalt katkı ürünleri satışını, 2009’da GeoSeal PVC Geomembran ile tünel yalıtım uygulamalarını devreye aldık. 2011 yılında fabrikamızı faaliyete geçirerek kendi reçetelerimizle ürün geliştirmek, üretici kimliğimizi güçlendirmek ve sektörel anlamda da katma değer sağlamak üzere AR-GE laboratuvarımızı kurduk. Bu alandaki çalışmalarımıza ağırlık vererek mühendislik çözümlerimizi üretici tarafımızla bütünleştirdik. Sonraki yıllarda GeoGreen yeşil çatı sistemleri satışı, asfalt kimyasalları ve mermer sağlamlaştırıcıları üretimine de başladık.

Ürün gruplarımız; geosentetikler, asfalt kimyasalları, yalıtım ürünleri, GeoArme duvar sistemleri, yeşil çatı sistemleri ve mermer ürünleri olmak üzere altı ana kategoriden oluşuyor. Bu kategorilerde yurtiçi ve yurtdışı pazarlara hizmet veriyoruz. Türkiye’nin en büyük geogrid üreticisi ve Uluslararası Geosentetikler Birliği (IGS) üyesi olarak Bolu’da 30 bin metrekare alana kurulu modern teknolojiyle yapılandırılmış fabrikamızda üretim yapıyoruz. Yurtiçinde 1.000 noktada faaliyetlerimiz devam ediyor. Yurtdışında ise ürünlerimizi 72 ülkeye ulaştırıyoruz.
İstanbul Teknik’in portföyünde hangi ihtiyaçlara yönelik ürün/ürün grupları var? Sunduğunuz çözümlerin alanlarında yarattığı farklılıklara ilişkin bilgi verir misiniz?
İnşaat sektörüne yönelik; geosentetik, asfalt kimyasalları ve yalıtım olmak üzere üç ana dalda üretim yapıyoruz. Geosentetikler konusunda Türkiye’de birçok ürün gamında lideriz. Geosentetikler, mühendislik alanında klasik yöntemlerin alternatifi olarak geliştirilmiş teknik ürünlerden oluşuyor. 21’inci yüzyılda kullanımı giderek yaygınlaşan geosentetik ürünler, özellikle inşaat sektörünü etkisi altına aldı. Uygulanabilirliği zor inşaat mühendisliği projelerinde mevcut inşaat teknolojisiyle çözülemeyen konularda geosentetiklere ihtiyaç duyuluyor. Öte yandan teknik tekstil, plastikler ve kimya olmak üzere üç farklı sanayi alanında da üretim yapıyoruz. Teknik tekstilde yıllık 10 milyon metrekare, plastiklerde 15 bin ton, asfalt kimyasallarında ise 17 bin tona yakın üretim kapasitesine sahibiz. İşin ürün boyutuna bakacak olursak, ürün herkeste var. Eğer amaç çözüm geliştirmekse ürün dışında birçok detay mevcut. Sadece malzemenin kendi detayı değil, malzemelerin birlikte kullanıldığı ortamlar da çözümün bir parçası. İstanbul Teknik olarak burada devreye giriyoruz; en büyük farkımız çok kuvvetli bir mühendislik departmanıyla ürün ve çözüm sunmamız. Projeler en baştan mükemmel bir şekilde hazırlanmayabiliyor. Bu durumda ürün ve hizmet sunan firmalar, kendi ürünlerinin başarılı kullanılması için daha da dikkatli olmak zorunda. Bu da büyük bir ekip ve büyük bir mühendislik gerektiriyor. Örneğin bir projede; köprü yaklaşımı inşa ederken, mevcut sondajlar ve proje tamamen sorunsuz bir temel zemini üzerine, basit bir inşaat olarak öngörülüyordu. Ancak işe başladığımızda deneyimli mühendis kadromuz fark etti ki zeminler ve eldeki etütler projeye göre çok farklı. İşin derinine indiğimizde temel zemininin çok farklı olduğunu anladık ve tüm projeler değişmek zorunda kaldı, muhtemel bir köprü çökmesini baştan engelledik. Biz sadece ürün satmıyoruz, hem ürün hem de proje anlamında alternatifli çözümler de sunabiliyoruz. Önemli olan ihtiyaca uygun ürünü, çözümcül bir bakış açısıyla uyarlayabilmek.

Şimdiye dek yurtiçinde ve yurtdışında imzanızın yer aldığı ve şu an devam eden projelerinizden örnekler verir misiniz?
AR-GE laboratuvarımızdaki yenilikçi ürün geliştirmelerimizle dünya markaları arasındaki yerimizi aldık. Süreklilik arz eden kalitemiz ve güçlü kurumsal yapımızla 72 ülkeye ihracat yapabilen bir seviyedeyiz. Üretimimizin yüzde 30’unu ihraç ediyoruz. Almanya gibi geogridde son derece başarılı olan bir pazara, yılda 1 milyon metrekarenin üzerinde İstanbul Teknik Geogridleri’nin ihracatını gerçekleştiriyoruz. 2020 yılı için ihracat yaptığımız ülkelerin başında; Almanya, İtalya, Kenya ve Bosna Hersek geliyor. Afrika’nın en büyük geosentetik projelerinden birini Kenya’da gerçekleştirdik. Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna ile Sırbistan’ın başkenti Belgrad arasında inşa edilen Saraybosna-Belgrad Otoyol Projesi’nin bir parçası olan Bosna Zenica otoyolunun tünel kavşak girişlerindeki GeoArme duvarların malzeme temini ve uygulaması da tarafımızdan, Bosna Hersek’teki şubemizin de desteğiyle gerçekleştirildi. Proje 2020’de tamamlandı. Ayrıca İstanbul Teknik olarak Hırvatistan Trans Avrupa Demiryolu Projesi’nde demiryolu altında kullanılan geogridleri yine biz temin ediyoruz. Şu an Avrupa’da en büyük projelerden biri olan Akdeniz ile Baltık Denizi’ni bağlayan Trans Avrupa Demiryolu Projesi’nin kuzey-güney yönündeki ilk ayağını tamamlamak üzereyiz. Bu projede 1 milyon metrekareden fazla geogrid kullanıldı. Yakın zamanda hizmete açılacak olan Rize-Artvin Havaalanı Projesi’nin tüm geogrid ihtiyacını biz karşıladık ve 886 bin metrekare geogrid temin ettik. Gana Maden Projesi’nde yer alarak projeyi 2017’de tamamladık. Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nde, Ilgaz Tüneli’ne ve Ovit Tüneli’ne giden yollarda GeoArme duvarlar ile tünel yalıtımı projelerinde de İstanbul Teknik olarak biz vardık. Şu an ise Avusturya’nın en büyük duvar projelerinden birinin tüm geogrid ihtiyacını yine biz karşılıyoruz.

İstanbul Teknik, ihracat tarafında da oldukça güçlü bir profile sahip. Bu alana dönük çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? Firmanız, 2021 yılı içerisinde yurtdışı pazarlarda nasıl bir performans gösteriyor?
2020 yılını 173 milyon TL ciro ve 2019’a göre yüzde 30 büyümeyle kapattık. Özellikle asfalt kimyasalları konusundaki AR-GE çalışmalarımız nihai sonuçlarını verdi ve 2019’dan 2020’ye asfalt ve ihracat alanında hedeflerimizin üzerine çıkarak, ciromuzun yüzde 20’sini ihracattan elde etmeyi başardık. Bununla birlikte ihracattaki yapılanmamızı hızlandırdık. Almanya, Ukrayna ve Bosna’da kendi şubemiz veya kardeş şirketlerle içeride de varlığımızı oluşturduk. Bunun sonucunda da özellikle geogridde çok zor bir pazar olmasına rağmen Almanya’da ihracat alanında yukarılara doğru ilerliyoruz. Mevcut yapılanmayla Ukrayna’nın ve Bosna’nın da artış anlamında Almanya’yı takip ettiğini söyleyebiliriz. İstihdamda da ciddi bir katma değer yarattık; 2019’dan 2020 yılına yüzde 25’e yakın, 2021 yılında ise 2019’a kıyasla yüzde 50’nin üzerinde istihdamımızı arttırmış durumdayız.
Tüm dünyanın alışkanlıklarını değiştiren pandemi, sürecin başından bu yana faaliyetlerinizi nasıl şekillendirdi?
Pandeminin en fazla etkilediği sektörlerin başında inşaat geldi. Sektör olarak bakacak olursak 2020 yılında hem yurtiçi hem yurtdışı siparişlerinde iptaller oldu, yeni sipariş oranları da oldukça sert bir biçimde düştü. Tedarik zincirleri neredeyse kopma noktasına geldi. Dövizde öngörülemez bir dalgalanma oluştu. Öte yandan bu süreç dijitalleşmeyi birkaç yıl öne çekti ve şirketleri bu yönde adım atmaya zorladı. Proaktif davranarak iş süreçlerini dijitalleştiren, otomasyon sistemlerine entegre olan, analitik kabiliyetleri yüksek şirketler, küresel krizden daha az hasar aldı. Bu dönemde sakin ve pozitif kalmaya özen gösterdik ve motivasyonumuzu asla düşürmedik. Güvenlik önlemlerimizi maksimum seviyede tutarak, önce sağlık dedik. Ofisleri evlere taşıyarak aynı tempoda çalışmalarımıza devam ettik. Müşterilerimize daima yanlarında olduğumuzu hissettirdik. Oluşan yeni koşullara hızla uyum gösterip, teknik gerekliliklere tüm süreçlerde entegre olarak üretimimizin kesintiye uğramamasını sağladık. Bu yaklaşımımız neticesinde yılı oldukça önemli bir büyüme rakamıyla kapatmayı başardık.

Yaşanan gelişmeleri göz önünde bulundurduğunuzda 2021 yılı firmanız açısından nasıl geçiyor? Bu yıla ilişkin belirlediğiniz hedeflerle örtüşen bir tablo söz konusu mu? Yakın, orta ve uzun dönem yol haritanız hangi plan ve hedefler doğrultusunda ilerleyecek?
2021 bizim için üretimde atak yılı oldu; yıl sonu itibarıyla üretimi neredeyse üç katına çıkarmış olacağız. 2021 yılında geosentetik alanında iki yeni yatırım yaptık ve iki farklı hattımızı devreye aldık. Bu kapsamda geomembran ve geocell üretimimize başladık. Bu segmentlerdeki hacmi arttıracağız. Çorum Alaca’da, asfalt kimyasalları alanında bir emülsiyon tesisi yatırımımız oldu. Tesisimizin faaliyete geçmesiyle birlikte asfalt emülsiyonu ve polimer modifiye bitüm ürünlerinin de üreticisi olacağız. Bolu fabrikamızda polimer modifiye bitüm, yol emülsiyonları ve asfalt emülsiyonları üretimimiz, 2021’in son çeyreğinde başlayacak. Yalıtım bölümünde ise ürün gamını geliştirmek üzere çalışmalarımız devam ediyor. Drenaj levhası üretimine de 2021 sonunda başlamayı hedefliyoruz.
2022 yılındaki başlıca hedefimiz, tam kapasite üretimlerimize devam etmek ve kendi pazarımızı domine etmek. Önümüzdeki beş yıl içerisindeki hedefimiz ise ilk 1000 sanayi kuruluşu içerisinde yer almak. 2024 yılında da 2021’de yaptığımız gibi yatırımlarımıza hız vereceğiz. 2024’ün 2021 yılında olduğu gibi İstanbul Teknik için yatırım ve üretimi artırma yılı olmasını hedefliyoruz.