Gökhan Avcıoğlu: Mimar, imar eden demektir; imar eden imarı planlamalı!

İnşaat Dünyası Dergisi Mart-Nisan 2025 sayısında “Yapısal Güçlendirme, Deprem ve Kentsel Dönüşüm” özel dosyasında GAD Architecture Kurucusu Gökhan Avcıoğlu’nu ağırladı. Avcıoğlu, “GAD olarak inovatif ve efektif olan yapım tekniklerini önemsiyoruz ve projelerimizi talep edenlere bunları anlatıyoruz. Yeni dönemde 3D printer, yığma yapılar, kendi kendine yetebilen, istenildiğinde bölünebilen ekolojik evler ve doğal taşların nitelikli inşaatlarda aranan öğeler olacağını ve olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Deprem, doğal afetler arasında en yıkıcısı. Güzel dünyamıza bir şey eklerken depreme karşı yapı dayanıklılığı, uygun mimari tasarım, nitelikli, uzun ömürlü malzemeler, sürdürülebilir inşa teknikleri ve analitik mühendislik hesaplamaları boynumuzun borcu. 12.000 yıllık mimarlık tarihine göre -ki Göbeklitepe’den başlatıyoruz- Anadolu deprem riski taşıyan bölgede ve büyük depremler üretebilen fay hatlarına sahip. Zaten arkeoloji ve tarih bize geçmişte büyük can kayıplarına yol açan büyük depremleri kanıt göstermekte, daha ne göstersin…
Bunun için en önemli parametrelerden biri de zemindir. Ne yazık ki şehir plancıları, resmi kurumlar şehirleşme, zemin, konum, arazi şartları gibi konuları atlıyor ve sanki bu alanlardan başka şansımız yokmuş gibi bizi teknik bir belirsizliğe sürüklüyor. O denli teknik donanımı bir kenara bırakıp yapıyı, zeminin kaderine emanet ediyor.

DEPREM RİSKİ VE NİTELİKLİ MEKANLARIN ÖNEMİ
Türkiye 800.000 km²’lik alanında, 30 milyon aileye 1 dönüm arazi ve 125 m² tabanlı 2 katlı bir ev verildiğinde, her aileye 875 m² ekilebilir alan ve 250 m² ev kalır. Bu, altyapı, yollar, kamu yapıları, doğal habitatlar gibi tüm unsurlar için 770.000 km² ayrılabileceği anlamına gelir. Şehirler ya da yaşam alanları da gerçek bir tasarıma ihtiyaç duyar. Bir yaşam alanı, 15 dakika yürüme mesafesinde tüm ihtiyaçları karşılayan, 2-3 km çapında düzenlenmelidir.
Geçerliliği tüm dünyada kabul görmüş taş yapılar, kerpiç sistemler, sıkıştırılmış kil duvarlar, monolitik hafif beton paneller gibi tüm geleneksel ve de inovatif öğeler, en fazla 4-5 katlı yapılarla teşkil edilmelidir. Artık 19. yüzyılda kalmış kiremit kırma çatılardan; yeşil, yaşanabilir, nefes alabilen, sürdürülebilir enerjisini güneşten alan, rüzgarı, ışığı gerçekten kullanabilen çatılar inşa etmeliyiz. Özetle mimar, imar eden demektir; imar eden imarı planlamalı!

Dünya artık daha hızlı dönüyor; haftalık hatta günlük sürelerde yapılar inşa edilebilmeli. Yeni kalıp sistemleri, 3D printerlar, toplu konut gibi tekrar eden sistemlerin yerini almalıdır. Tünel kalıp, işin sadece süresine hizmet eder ancak hiçbir zaman bir şehir, bir mahalle ruhunu inşa edemez.
GAD İNOVATİF VE EFEKTİF YAPIM TEKNİKLERİNİ ÖNEMSİYOR
GAD olarak inovatif ve efektif olan yapım tekniklerini önemsiyoruz ve projelerimizi talep edenlere bunları anlatıyoruz. Yeni dönemde 3D printer, yığma yapılar, kendi kendine yetebilen, istenildiğinde bölünebilen ekolojik evler ve doğal taşların nitelikli inşaatlarda aranan öğeler olacağını ve olması gerektiğini düşünüyoruz. Evet, eski yerleşimler, eski binalar ve mahalleler daraltılarak korunabilir, belki yenilenebilir; hatta bugünkü mimarinin gelişmesinde büyük rol oynayacağı şüphesiz. Ancak bu koruma/yenileme nitelikli müdahale, kontrollü imalat ve geliştirilerek olmalı.
Yüzlerce konutun tek bir yapıda sıkıştırıldığı paket sistemler, mecburen depreme karşı sınırları her anlamda zorluyor. Yeni ve zorlayıcı sistemler yapıya entegre ediliyor. Mühendislik hesabını zorlarken “geliştiriyor” ancak mimariyi/tasarımı giderek aynılaştırıyor ve geriletiyor.
Deprem için kullandığımız ve önerdiğimiz sistemler için ofisimiz, vakfımız ve mühendis kadromuz araştırmalarına sürekli devam ediyor.

GAD’IN YENİLİKÇİ ÖRNEKLERİ
Çalışmalarını üç yıldır yürüttüğümüz 3D printer ile düşük slump değerlerine sahip, fiber elyaf takviyeli betonlar ile monolitik ev yapımı. Çalışma prensipleri bakımından depreme oldukça dayanıklı ve uzun ömürlü iki katlı yapılar için ideal bir sistem. Sıcak-soğuk dengesi, kişiye özel üretim, mimari öğelerin kullanım rahatlığı, ekonomik avantajlar bu yapıların cazibesini arttırıyor. Bu konuda tabii mevcut yönetmeliklerimizin artık konvansiyonel sistemlerin dışında inovatif sistemler araştıran ve uygulamak isteyen mühendisine, mimarına güvenmesi ve farklı imalat yöntemlerine destek olması, iş imkanı yaratması gerekiyor.
YÖNETMELİK MİMARA KENDİNİ GELİŞTİRME FIRSATI VERMELİ
Üniversiteler ve önde gelen firmalarla bir AR-GE yapıyoruz, güzel sonuçlar elde ediyoruz ancak bir noktada yönetmelikler, bürokrasi bir bariyer olarak önümüze çıkıyor. Yönetmelik, mimarına kendini geliştirme fırsatı vermeli. Hatta buna teşvik etmeli. Deneysel çalışmalarımız yıllar öncesine dayanıyor; İBB iştiraki olan İSTON ile bu çalışmaları yaptık. Teknik olarak ise sona yaklaştığımız bir süreçteyiz. En kısa sürede 3D printer evimizi inşa etmek istiyoruz.

Özellikle büyük yapılarda kullanımı daha anlamlı hale gelen sismik izolasyon, yapının temeli ile bina arasında özel sistemler kullanarak, depremin yatay hareketlerinin iletilmesini engeller. Bu teknik, esnek malzemeler veya sistemler sayesinde enerjinin büyük kısmını emerek yapının hareketini izole eder. Böylece, yapı depremde daha az titreşim alır ve zarar görme riski azalır. Bu sistemler, özellikle eski binalar veya yüksek riskli bölgelerde kullanılır. Özellikle kamu yapısı olan projelerimizde önerdiğimiz bir sistem olarak öne çıkıyor.
UZAK DOĞU’DA YAYGIN KULLANILAN SİSMİK DAMPİNG SİSTEMİ
Uzak Doğu’da yaygın kullanımı olan bir sistem sismik damping sistemleridir. Depremde yapıdaki titreşimi ters yönlü olarak azaltır. Bu sistemler, enerji emici cihazlar kullanarak yapının hareketini dengelemeye yardımcı olur. Titreşimleri engellemek için viskoz sıvılar veya metal yaylar gibi malzemeler kullanılır. Böylece yapı, depremde daha az sallanır ve titreşim enerjisi atılır. Mimari bir öğe olarak kullanılması mümkündür.
Depreme dayanıklı yapıların tasarımında, esnek ve yüksek dayanımlı malzemeler kullanmak önemlidir. Doğal ve yenilenebilir malzemeler, çelik, beton çelik entegrasyonları, monolitik paneller, kompozit malzemeler. Bu malzemeler, yapının depreme karşı esnekliğini artırırken, uzun ömürlü ve dayanıklı olmasını da sağlar. ‘’Unisite II Edirne’’ bunun için muhteşem bir örnek.

Yapısal izolasyon, bir yapının deprem sırasında sabit bir yapıyla temasını sınırlayarak sismik enerjinin iletilmesini engeller. Mimari olarak da yüksek ve düşük rijitlikteki, formel ve informal durumdaki öğeleri ayırarak uzun ömürlü oluşunu sağlarız. Divan Kuruçeşme projemiz bunun için çok iyi bir örnek.
GAD olarak, mimarlık ve mühendislik alanlarında deprem dirençli yapılar ve kentsel yaşam alanları inşa etme konusunda, özellikle son yıllarda gelişen teknolojilerle önemli projelere imza attık. Bu projeler, hem estetik hem güvenlik açısından yüksek standartlarda yapılar oluşturmamızı sağladı.
HEDEF YAPI/DEPREM MÜHENDİSLİĞİNE UYGUN PROJELERDE YER ALMAK
Gelecek dönemde de GAD, şehircilik ve kentsel tasarım ilkelerini göz önünde bulundurarak, yeni yerleşim alanlarının planlamasında ve inşa edilecek tüm yapılarda yapı/deprem mühendisliğine uygun bir şekilde titizlikle görev almayı hedeflemektedir. Depreme dayanıklı yapılar konusunda, GAD’ın gerçekleştirdiği projeler, strüktürel açıdan ciddi ve önemli örnekler sunmaktadır.

Yalova Elyaf, Aksoy-Technical, Esma Sultan, Borusan Müzik & Sanat Evi, Divan Kuruçeşme, Balık Pazarı, Susona Lobby – Restoran ve Tuz Ambarı gibi projeler, çelik strüktürel ifade ile güçlendirilmiş ve deprem mukavemetini artırmış yapılara örnek niteliğindedir.
Ayrıca, Kadıköy Park Tuvalet, Kuum Lobby – Restoran ve GAD Park Office gibi projeler GAD’ın deprem güvenliğindeki ileri düzey çalışmalarını ve yenilikçi mühendislik çözümlerini ortaya koymaktadır. Gelecekte de bu tür projelerin sayısının artması ve yerleşim alanlarında bu tür dayanıklı yapılar inşa edilmesi, toplumun güvenliği ve yaşam kalitesi için büyük önem taşıyacağını düşünüyoruz.