TMB: Afet odaklı kentsel dönüşüm acil ihtiyaç
İnşaat Dünyası Dergisi Kahramanmaraş’taki 7,7 ve 7,6’lık depremler sonrası Mart-Nisan 2023 sayısında “Deprem Özel Sayısı” hazırladı. Sektör paydaşlarına ve bilim insanlarına depreme dirençli kentler ve binalar için görüş ve önerilerini sorduk. TMB Başkanı M. Erdal Eren, “Depremler ülkemizde yıkımı ve acıyı da beraberinde getiriyor. Görüyoruz ki, öncelikle kentsel dönüşüm süreci her fırsatta dile getirdiğimiz üzere, afet odaklı ele alınarak acilen tamamlanmalıdır” dedi.
Ülkemizde 400 binden fazla müteahhit olduğunu ve bunların bir kısmının bırakın teknik eğitimi, hiç eğitim almamış kişilerden oluştuğunu vurgulayan TMB Başkanı M. Erdal Eren, “Depremler ülkemizde yıkımı ve acıyı da beraberinde getiriyor. Görüyoruz ki, öncelikle kentsel dönüşüm süreci her fırsatta dile getirdiğimiz üzere, afet odaklı ele alınarak acilen tamamlanmalıdır” dedi.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı M. Erdal Eren, Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen depremlerde 50 binden fazla vatandaşımızın hayatını kaybettiğine ve devam eden depremler nedeniyle endişelerin sürdüğüne dikkat çekerek, “Depremler ülkemizde yıkımı ve acıyı da beraberinde getiriyor. Görüyoruz ki öncelikle kentsel dönüşüm süreci her fırsatta dile getirdiğimiz üzere, afet odaklı ele alınarak, acilen tamamlanmalıdır” şeklinde konuştu.
“6 Şubat’ta meydana gelen, 11 ilimizde yaklaşık 14 milyon vatandaşımızı doğrudan etkileyen ve 50 binden fazla vatandaşımızın hayatını kaybetmesine yol açan Kahramanmaraş merkezli depremlerin acısını milletçe yaşıyoruz. Kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ve tüm ülkemize geçmiş olsun dileklerimizle, benzer felaketlerin bir kez daha yaşanmaması en büyük temennimizdir”diyen TMB Başkanı M. Erdal Eren sözlerini şöyle sürdürdü:
DEPREM DEĞİL İHMAL VE KUSURLU YAPILAR ÖLDÜRÜYOR
“Devam eden afetlerle de ülkemizin deprem gerçeği sıklıkla kendini yeniden gösteriyor. Her zaman söylediğimiz gibi insanları depremlerin değil, ihmal ve kusurlu yapıların öldürdüğü gerçeğiyle artık yüzleşmeliyiz. 2014 yılında sektörümüzün anayasası olarak 10 madde altında açıkladığımız ‘İnşaat Sektörü Bildirgesi’nde yapı güvenliğine ilişkin sorunlara ve çözüm önerilerine işaret etmiştik. O zamandan bu yana da ülkemizin yapılaşmasında ‘doğru planlama, doğru proje, ehil müteahhitlik ve sıkı denetim’in önemini doğa bize hatırlatıyor.”
İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN GENELİNDE EĞİTİM, DENETİM VE SORUMLULUK ZAAFLARI VAR
“İnşaat sektörünün genelinde eğitim, denetim ve sorumluluk gibi alanlarda zaaflarımız büyük. Son depremlerde de bunun örneklerini derin bir acıyla tecrübe ettik. Ülkemizde 400 binden fazla müteahhit bulunuyor ve bunların bir kısmı da bırakın teknik eğitimi, hiç eğitim almamış kişilerden oluşuyor. Öncelikle, 2019 yılında yapı müteahhitlerinin ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterliklerine göre sınıflandırılması için çıkarılan ‘Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik’, yurt çapında etkin ve taviz verilmeden uygulanmalıdır. Sektörde denetim sistemi mekanizmaları da mutlaka güçlendirilmelidir. Süreçte sorumluluğun çok taraflı olduğu gerçeğini kabul ederek, gündemimizden imar affı benzeri uygulamaları tümden çıkartmalı, aksine müeyyidelerin caydırıcı olmasını sağlamalıyız.”
DEPREME HAZIRLANMAK İÇİN KAYBEDECEK ZAMANIMIZ YOK
“Ülkemizde maalesef 1999 Marmara Depremi öncesi şartnamelerle yapılmış çok büyük yapı stoku bulunuyor. ‘Afet odaklı’ yaklaşımla kentsel dönüşüm adımlarının hızlandırılması büyük önem taşıyor. Vatandaşın inisiyatifine bırakılmadan güvensiz yapıların hızla tahliye edilerek dönüşümün devletin desteğiyle gerçekleştirilmesine ihtiyaç var. Marmara depremi olasılığının her geçen gün arttığı ve başka bölgelerimizde risklerin sürdüğü bir ortamda, depreme hazırlanmak için kaybedecek zamanımız yok.”
“TMB olarak inşaat sektörünün diğer çatı kuruluşları ile birlikte 2020 yılı depremi sonrasında çözüm için gerekli gördüğümüz; ‘Ehil Yapı Müteahhidi, Güçlü Yapı Denetimi, Yetkin Mühendislik Sistemi, Mesleki Yeterlilik Belgeli İşgücü, Kaliteli Malzeme, Çok Yönlü İmar Mevzuatı ve Bilinçli Kamuoyu’ başlıklarını kamuoyu ve ilgililere bir kez daha hatırlatmak istiyorum.”