Kaygıların umuda daha ağır bastığı, benzeri olmayan bir yıl oldu 2020. Peki ya 2021? Endişelerin devam edeceği bir yıl mı, yoksa salgın süresince edindiğimiz, hayatımızı kolaylaştıran yeni alışkanlıklarımızla birlikte umudun ışıltısını daha fazla hissedeceğimiz bir yıl mı olacak? Bir taraftan virüse karşı tedavi ve aşı alanında ilerlemeler, Çin ekonomisindeki toparlanma, ABD Başkanlık seçiminin geride kalması ve yeni teşvik paketleri küresel ekonomide iyimserliği arttırırken, diğer taraftan ise dünya genelindeki kitlesel aşılamanın zorlukları, salgın sürecinde ekonomide yaşanan daralma, yeni projelerin bir kısmının askıya alınması 2021’e dair kaygılarımızı ve kafa karışıklığımızı arttırmakta.
Uzun dönemden beri sektörün en derin sıkıntılarından biri olan istihdam konusunda maalesef bu yıl için de iyimser olabilmek pek kolay değil. Hızlanan dijital dönüşümle birlikte tüm dünyayı endişelendiren “istihdamsız büyüme” ve “kalıcı işsizlik” bizler açısından da tehdit oluşturuyor. Son yıllarda hızla yükselen sektördeki işsizliğin 2021 yılı içinde beklenen yeni yatırımlarla düşüşe geçebileceğini söylemek pek mümkün değil. Aksine özellikle genç beyaz yaka çalışanlarda işsizlik oranlarının daha da yükselebileceğini söyleyebiliriz.

Türkiye Müteahhitler Birliği’nin “Ocak 2021 İnşaat Sektörü Analizi Raporu”nun başlığı; “2021’in başında endişe ve umut bir arada.” Çok anlamlı ve bir o kadar da duygularımızı yansıtan bir başlık. Rapordan altını çizdiğim, bizi nasıl bir yılın beklediğine dair ipuçlarının yer aldığı iki kısa bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Gerek yapısal, gerek yurtiçi ve yurtdışı ekonomik gelişmelerin etkisiyle 2018 yılından itibaren küçülen inşaat sektörü, pandemi yılı 2020’nin üçüncü çeyreğinde yeniden büyümeye başlamıştır. TÜİK verilerine göre; son olarak 2020 yılının nisan – haziran döneminde %2,3 daralan sektör, üçüncü çeyrekte %6,4 büyüme kaydetmiştir. Bu gelişme, normalleşme adımlarıyla yaz döneminde ekonomide başlayan canlanmanın yansımalarına işaret etmekte ve özellikle konut satışlarına yönelik cazip kredilerin etkisini göstermektedir.”
“Salgının ülkemizde görülmesiyle birlikte, altyapı başta olmak üzere inşaat ihalelerinde gerileme hızlanmış, yatırımlar durma noktasına gelmiştir. TÜİK’in yılın ikinci çeyrek dönemine ait GSYH verileri de inşaat ve makine-teçhizat yatırımlarını içeren toplam gayrisafi sabit sermaye yatırımlarında %6,1 oranında daralma yaşandığını göstermektedir. Üçüncü çeyrek dönemde ise inşaat yatırımlarının bir önceki yılın aynı dönemine göre %14,7 arttığı açıklanmıştır. Yatırım artışı ve bu çerçevede büyümenin lokomotifi olan inşaat sektöründe yeniden canlanma görülmesi ekonominin geneli için önem taşımaktadır. İnşaat sektörü istihdam potansiyeli ve 200’ü aşkın alt sektöre yarattığı talep ile ekonomiyi önemli ölçüde etkilemekte olup, bu özelliğiyle, krizlerde daralma ve ardından toparlanmanın öncelikli başladığı sektör olmasıyla dikkat çekmektedir.”
Raporda, 2020’nin üçüncü çeyreğinde sektörde gözlenen büyümenin korunabilmesinin önündeki engeller şu şekilde belirtilmiş:
- Döviz kuru, enflasyon, faiz sarmalı ve küresel gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkisi,
- Jeopolitik sorunlardaki artış eğilimi,
- Sektörde yükselen borçluluk oranları (Bankalara olan kredi borçlarına ilişkin yapılandırmalarda inşaat sektörüne ait değer 2,3 milyar TL’dir),
- Çimento, akaryakıt, demir, bitüm, boru gibi malzeme fiyatlarındaki son iki yıldır görülen yüksek artışlar,
- TÜİK İnşaat Maliyet Endeksi’ne göre, inşaat maliyetlerinin son 16 ayın en yüksek seviyesine ulaşmış olması.
Sektörün 2020’den 2021’e taşıdığı sorunlardan biri de artan maliyetler karşısında fiyat farklarının ne şekilde uygulanacağına yönelik belirsizlikler. Nisan ayında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile salgının neden olduğu yüklerin projelerde süre uzatımı ve fesih imkânı ile hafifletilmesi için önemli bir adım atılmıştır. Ancak geçen süreçte, süre uzatımı taleplerine olumlu bir yaklaşım gözlenirken, fesih taleplerinde benzer durumla karşılaşılmamıştır. Ödeneklerdeki sıkıntılar ve maliyet artışları fesih konusundaki ihtiyaçları arttırmıştır. Firmalar, fesih haklarını kullanabildiklerinde kayıplarını bir miktar olsun sınırlayabileceklerdir.
Yabancılara yapılan konut satışlarındaki bir önceki yıla göre gerçekleşen artışın, 2021’de devam etmesi öngörülmektedir. Bugüne kadar Türkiye’den en fazla konut alımını gerçekleştiren kişiler sırasıyla Irak, İran ve Rusya Federasyonu vatandaşları olmuştur. Finansal gelişmelerden çok etkilenen gayrimenkul alımlarında ise özellikle konut alanında, talepteki daralmanın bu yıl içinde daha belirgin olmasından endişe edilmektedir.
Müteahhitler Birliğinin hazırladığı Ocak 2021 İnşaat Sektörü Analizinin yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ile ilgili bölümünün başlığı “Petrol zengini ülkeler öne çıkabilir” şeklinde. Petrol fiyatlarının son dönemde yükseliş göstermesi, bu pazarlara ilişkin olumlu beklentileri yükseltirken, Türk müteahhitleri için 2021’de öne çıkacak bölgelerden bir diğeri de öncelikle Sahra altı olmak üzere Afrika ülkeleri. Dünya ekonomisi genelinde 2021 yılı için öngörülen büyüme kapsamında, küresel inşaat pazarından önemli pay alınacağı beklentisinin altı çizilmiş raporda.
Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde 2020 hedefi olan 20 milyar ABD dolarına beklenmeyen pandemi koşulları nedeniyle ulaşılamamış, toplamda 14,4 milyar Amerikan doları tutarında proje gerçekleştirilmiştir. Proje tutarları dikkate alındığında Türk inşaat firmalarının iş yaptığı ilk on ülke sırasıyla; Rusya, Kuveyt, Romanya, Ukrayna, Hollanda, Katar, Özbekistan, Kazakistan, Hırvatistan ve Senegal’dir.
2020 yılı içinde inşaat firmalarımızın en fazla iş yaptığı on ülke arasında dört Avrupa ülkesinin yer alması, önümüzdeki yıllarda Avrupa pazarından daha fazla pay alabileceğimize ilişkin bizleri umutlandırıyor. Ayrıca raporda Dağlık Karabağ’da ortaya çıkacak ihtiyaçlar ile yeniden imar çalışmalarında Türk müteahhitlerinin aktif rol üstlenebileceği ve savaş sonrası Azerbaycan ekonomisine altyapı ve üstyapı yatırımlarında katkı sağlanabileceğinin altı çiziliyor.
2021 yılının gerek inşaat sektöründe, gerekse ekonominin genelinde yüzümüzü güldüren ve geleceğe daha umutla bakmamızı sağlayan bir yıl olmasını diliyorum.