İnşaat Dünyası Dergisi “Etkili Profesyoneller” bölümünde Rönesans Holding Köprü Tasarım Yöneticisi Serkan Özen’i ağırladı. Köprü tasarımı ve modern mühendislik yaklaşımıyla ilgili görüşlerini dile getiren Serkan Özen, Türkiye’de köprü inşasında deprem olasılığının mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı.
İnşaat mühendisliği tasarımlarında en önemli amaç insan hayatının korunmasıdır. Bu nedenle köprülerin de en yeni ve modern mühendislik yaklaşımları kullanılarak dizayn edilmesi gerekmektedir. Bu görevi yerine getirirken tasarımların ekonomik olması da çok önemlidir. Bundan dolayı ancak doğru ve iyi yapılmış bir tasarımla istenilen sonuçlara ulaşılabilir. Yapı mekaniği dalı içinde değerlendirildiğinde köprü tasarımlarının diğer yapı tasarımlarından ayırt edici birçok farklı özellikleri ve zorlukları vardır. Genelde bina gibi yapılarda dikey, yukarıya yönelmiş bir yapı sistemi varken köprü projelerinde genelde yatay yönde bir yapı sistemi mevcuttur.
Köprüler bu nedenle bina gibi tek bir zemin tipine değil, belki kilometrelerce değişen farklı zemin tipleri ve profilleri üzerine inşa edilmek durumundadır. Bu durum farklı yüksekliklerde ve mesnetlenme koşullarına sahip birçok değişken köprü ayağına neden olmaktadır.
Özellikle ülkemiz gibi deprem kuşağı üzerinde yer alan bölgelerde projelendirilen köprülerde bu durum tasarımı zorlaştırmaktadır. Çünkü deprem dalgaları farklı zeminlerde farklı şekilde ilerleyerek yüzeye ulaşır, köprü gibi kilometrelerce uzayıp giden yapılarda her ayakta farklı bir etkiye neden olabilir ki bu çözülmesi gereken çok önemli bir tasarım problemidir. Köprülerin diğer yapılardan en ayırt edici özelliklerinden bir diğeri ise uzun açıklıkların çok narin yapı tipleriyle ve farklı yapım aşamaları kullanılarak geçilmesidir ki bu uzun açıklıklar çok ağır araç yüklerine maruz kalmaktadır.
RÜZGAR TÜNELİ TESTLERİNİN BİR KISMI İLK DEFA ÜLKEMİZDE YAPILACAK
Meslek hayatımda görev aldığım en önemli proje, halen çalışanı olduğum Rönesans Holding bünyesindeki REC Uluslararası A.Ş. tarafından hem tasarımı hem de inşası yapılan Kuzey Marmara Otoyolu üzerinde bulunan Sazlıdere Eğik Askılı Geçiş Köprüsü Projesi’dir. 15 yılı aşan meslek hayatımın ilk eğik askılı köprü projesi olması nedeniyle de benim için çok ayrı bir yere sahiptir. Bu proje kapsamında eğik askılı bir köprünün tasarımını en ince ayrıntısına kadar tecrübe etme imkânına sahip oldum ve tasarımının optimize edilmesi çalışmalarında yer aldım. Ayrıca bu tip bir köprünün rüzgâr tüneli testlerinin bir kısmının ilk defa ülkemizde yapılacak olmasında benim de katkımın olmasından mutluluk duymaktayım.

ROEBLING ZAMANININ ÖTESİNDE BİR TASARIMA İMZA ATMIŞTIR
En başarılı bulduğum köprü New York şehrinde John Roebling tarafından tasarlanan Brooklyn Köprüsüdür. Roebling, 19. yüzyılın en sıra dışı köprü mühendislerinden birisiydi. Eğik askılı ve asma köprülerde zincir halatların yerine paralel telli kabloların kullanılmasının fayda sağlayacağı tezi üzerine uzun yıllar çalışmıştı. Brooklyn Köprüsünün en önemli özelliği de bu paralel telli kablolar yardımı ile asma köprü teknolojisi ve eğik askı sisteminin 19. yüzyılda bir arada kullanılmasıdır. Roebling bu köprüyü tasarlarken günümüzdeki bilgisayar programları ve hesap gücüne sahip değildi, fakat dâhiyane bir şekilde köprünün tüm kuvvet akış biçimini hesaplayıp köprünün tasarımını yapmayı başarmıştı. Bu nedenle Roebling’in “zamanının ötesinde” bir tasarıma imza attığını düşünüyorum.
En Başarılı Bulduğu Köprü: Brooklyn Köprüsü
Motto: “Başarı ve ilerleme için daha çok çalışıp 25. saati yakalamalıyız.” (Gazanfer Mekikoğlu)