Makale

Yapı sektöründe karbon emisyonlarını azaltmak için onarım ve güçlendirme

İklim krizinin etkilerini her geçen gün daha yıkıcı bir şekilde hissetmekteyiz. Peş peşe yaşadığımız orman yangınları, sel felaketleri aracılığıyla gezegenimiz, onun için artık harekete geçmemiz konusundaki son ve sert uyarılarını yapmakta.

Her birimiz bireysel anlamda, günlük rutinlerimiz ve sıradan alışkanlıklarımızı gözden geçirerek yapabileceklerimiz üzerine geç de olsa düşünmeye, aksiyon almaya başlamışken, kurumsal sorumlulukların çok daha büyük olduğunu unutmamak gerekmekte.

SAVE Mühendislik olarak biz de yapı sektörü özelinde sürdürülebilir uygulamalar kapsamında, onarım-güçlendirme ve korozyon onarımları alanları açısından değerlendirmelerimizi yapmaya devam etmekteyiz.

İsmail Çoksayar Fotoğraf
SAVE Mühendislik Kurucu/İnşaat Mühendisi İsmail Çoksayar

Binalar kullanım ömrünün sonuna gelmeden yıkılıyor

BM raporuna göre küresel ısınmanın en büyük itici güçlerinden birini yeni inşaatların yapılması ve binaların enerji tüketimi ile birlikte ortaya çıkan karbon emisyonları oluşturmaktadır. Binalar ve inşaat endüstrisi tüm karbon emisyonlarının %38’i gibi büyük bir paya sahiptir.

Bu yıkıcı etki nedeniyle son dönemde özellikle İskandinav ülkelerinde şantiyelerin ve tüm inşaat işlerinin sıfır emisyonlu olma hedefleri ortaya çıkmıştır. Örneğin Oslo 2025 yılına kadar tüm belediye şantiyelerinin ve 2030 yılına kadar da kamu veya özel tüm inşaat işlerinin sıfır emisyonlu olmasını hedeflenmekte. Sıfır emisyonlu şantiye hedefleri, iş makinelerinin tamamının elektrikle çalışması anlamına geldiğinden maliyet mi emisyon mu ikilemi ortaya çıkmakta ve maliyeti ciddi şekilde artıran bu donanımların kullanımının yaygınlaşması pek çok ülke için zor gibi görünmektedir.

Arup, Leeds Üniversitesi ve C40 Cities iş birliğiyle hazırlanan Bina ve Altyapı Tüketim Emisyonları raporunda bina ve altyapı inşaatlarından kaynaklanan emisyonları azaltmanın diğer yollarından da bahsedilmektedir. Raporda, binaların yetersiz kullanımı ve genellikle ömürlerinin sonuna gelmeden terk edilmeleri üzerinde durulmaktadır. Mevcut yapı ve altyapının stratejik tekrar ve uzun ömürlü kullanımının, 2050 yılına kadar sera gazı emisyonunda %11’lik bir azalmaya ve yeni binalara yönelik talepte %10-20’lik bir azalmaya yol açacağı tahmin edilmektedir.

Onarım ve güçlendirme ile yapı ömrünü uzatmak veya başka bir fonksiyon kazandırmak mümkün

Günümüzde bazı şehirler mevcut binalarını ikinci yaşam amaçları için nasıl yeniden kullanacaklarına daha fazla kafa yormaya başlamıştır. Ülkemizdeki yıkıp tekrar inşa etme eğiliminin yerini; onarım ve güçlendirme uygulamaları ile yeni fonksiyon kazandırarak ve işlevsel hale getirerek yapıların ömrünü uzatma çabalarının almasının, karbon ayak izimizi azaltmaya ciddi şekilde katkı sunacağı anlaşılmaktadır.

Özellikle kentsel dönüşümün en önemli ayağını, hem depreme dayanıklı yapı stokunu artırma hem de yeni fonksiyon kazandırma uygulamaları ile kentsel mekânda kamusal alan dengesini daha kolay sağlama gibi getirileri nedeniyle ‘onarım ve güçlendirme’ uygulamalarının oluşturması gerekmektedir.

excavator demolishing old building222

Korozyon nedeniyle yaşanan bina kayıpları önlenebilir

Yapı sektörünün üzerinde durması gereken bir diğer başlık da korozyon kayıplarıdır. Dünyanın korozyon nedeniyle yaşadığı doğrudan kayıp, yıllık gayri safi hasılanın yaklaşık %3,4’üne denk gelmektedir. İnşaat sektörü özelinde korozyon, yapıların ömrünü kısaltan etkenlerin başında geldiğinden yaşattığı kayıp hesaplanması zor bir etki alanına ulaşmaktadır.

Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi (Joint Research Center- JRC) Genel Müdürlüğü değişen iklimin yapıların korozyonu üzerindeki beklenen etkilerini ele alan, yapısal tasarımın iklim değişikliğine adaptasyonuna ilişkin çalışmalarında inşaat sektörünün daha sürdürülebilir ve döngüsel ekonomik uygulamaları benimsemeye, binaların ömrünü uzatmaya ve yaşam döngüleri boyunca binaların ve altyapının daha iyi performansı için çaba göstermeye nasıl teşvik edildiği vurgulanmaktadır.

Öte yandan sıcaklık artışı, nem dengesizliği, yoğun yağışlar gibi küresel ısınmanın yarattığı iklimsel değişimler hem yapı tasarımı hem de korozyon onarım uygulamaları açısından yeni standartları zorunlu hale getirmektedir.

Betonarme ve çelik yapıların iklim değişikliği kaynaklı korozyonu hakkında pek çok araştırma, korozyon etkisi, maliyetler ve adaptasyon stratejilerinin etkinliği üzerine değerli çalışmalar yürütülmekte, SAVE Mühendislik olarak gelişmeleri yakından takip etmekteyiz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu