İnşaat Dünyası Dergisi yazarı Cem Kafadar bu ayki makalesinde yeni nesil liderlere sesleniyor. “Yeni nesil lider adayına mektup” başlıklı makalede, “bilgi ve iletişim teknolojisinin mevcut ezberleri bozduğu, kurumlarda hiyerarşiden bağımsız değişime yön verebilen liderlere gereksinimin arttığı” vurgulanıyor.
Hızla değişen, üç sene sonrasını dahi öngöremediğimiz bir dünyada gelecek algımız da değişti, gelecek aslında bugün yaklaşımı öne çıktı. Bugünü ve yarını şekillendirecek iki büyük eğilim, dijitalleşme ve sürdürebilirlik hızla iş dünyasının, hatta yaşamın devamlılığının merkezine oturan iki güçlü kavram oldu. Sadece iş dünyasında değil, hayatın her alanında içinde bulunduğumuz dönüşüm sürecine önderlik edecek liderlere ihtiyacımız var.
Bilgi ve iletişim teknolojisi mevcut ezberlerimizi bozarken kurumlardaki hiyerarşiden bağımsız değişime yön verebilen liderlere gereksinimimiz arttı. Peki bu liderleri nasıl, nereden bulacağız, daha da önemlisi yeni dünyanın kaotik düzeninde onlardan ne şekilde hareket etmelerini beklemeliyiz? Gelin yeni nesil lider adayına uzun zamandır unuttuğumuz, en eski iletişim araçlarından biriyle seslenelim. Mektupla. Ama bu mektubu sadece liderimiz okumayacağı, dergimizin okurları da okuyacağı için çok fazla detaylara girmeden post-it notları tadında, kısa konu başlıkları üzerinden bir kontrol listesi gibi yazalım.
Lider dostumuz dilediği zaman tekrar okusun, yaptığını düşündüklerinin yanına kırmızı kalemle tik atsın, kafasının takıldıklarının köşesine küçük bir soru işareti koysun, inanmadıklarının üzerini çizsin. Ama üstünü çizdiklerini altta yine okuyabilsin.

“Sevgili yeni nesil lider adayı,
Biliyorum, böyle bir mektubu daha önce hiç almadın, büyük olasılıkla daha sonra da almayacaksın. Nasıl bu kadar iddialı konuşuyorsun dersen, form olarak da yapı olarak da farklı. Ayrıca sadece sen okumayacaksın sana yazılanları, İnşaat Dünyası dergisinin okurları da okuyacak. Dilersen sen de okumasını istediğin dostlarınla paylaşabilirsin yazdıklarımı. Muhtemelen dergi okurları da ilk kez başkasına hitaben yazılmış bir mektubu, köşe yazısı olarak okuyacaklar.
Bir şeyi baştan söylemeliyim, beni yer yer klişe ifadeleri kullandığım için suçlamanı istemem. Çünkü zaman içinde birçok doğru kavramın içini söyleye söyleye boşalttık. Şimdi bunları duyduğumuzda kulağımıza fazla bilindik geliyor. Aynı aşk gibi. Aşka dair yeni ne söylenebilir ki? Neyse daha fazla uzatmayayım, zamanının ne kadar kıymetli olduğunu biliyorum ve hemen başlıyorum bu tuhaf mektuba.
Kültür
Güç kültüründen değil, güçlendirme kültüründen beslen.
Rekaberlik
“Competition is cooperation,” rekabet iş birliğidir anlayışını geliştir. Rekaber hareket ederek işlerini, pazarını büyüt.
Esneklik
Hızlı kararlar almaktan korkma. Eski yönetim anlayışlarından sıyrılıp yeni koşullara ayak uydur.
Sorumluluk
Sadece çalışanlara, paydaşlara değil, topluma, çevreye, doğaya, tüm canlılara karşı sorumlu davran.
Farklılıklar
Herkesin aynılaştığı değil, farklılıkların gücünden beslenen, şeffaf ve hesap verebilir bir çalışma düzeni oluştur.
Açık ve sık iletişim
Problemlerin halının altına süpürülmediği, ortaya çıktığı anda korkusuzca üzerine gidildiği bir çalışma kültürü yarat.
Birlikte çalışma ve çözüm üretme
Dünyanın karmaşık, çok katmanlı meseleleriyle mücadele ederken, senden farklı düşünen paydaşları bir masa etrafına oturtup sonuca ulaşmasını bil.
Gelişim
Gelişime açık ol, yeri geldiğinde bilmiyorum demekten korkma. Bir bilene sorma cesaretini göster.
Yenilikçi
Teknoloji ve inovasyonu içselleştir. Yenilikçi uygulamaları işte ve hayatının her alanında kullan.
İş birliği
Kurum içi iş birliğini yaygınlaştır ve rekabet anlayışının yerine ortak aklın işlemesini destekleyen iletişim zeminlerini oluştur.
Açık ve net bir hedef
Kurumun amaç ve misyonunun gerçekleşmesini sağlayacak kaynakları ekibine sun, onların önlerini aç
İyimserlik
Korku ve belirsizliğin negatif enerjisini iyimserliğinle inovasyona dönüştür.
Geribildirim
Egonu unut ve ekibine neyi daha iyi yapabileceğini sürekli sor. Onların düşüncelerini öğrenecek modeller oluştur, bu yapıları hep işler tut.
Söyleme, yap
Senin yapamadığın bir şeyi takımının yapmasını bekleme. Söylem değil, eylem insanı ol.
Suçlama, sahip çık
Çalışanın hata yaptığında doğrusunu göster ama hep onun arkasında dur.
Tutku
Umudunu, coşkunu, enerjini kaybedersen geriye fazla bir şey kalmıyor. Yaptığın her şeyi aşkla yap.
Cesaret
Alışılmamış kararlar alman gerektiğinde tereddüt etme, cesur ol.
Sabır
Son teslim tarihleri ve baskı altında ani kararlar alma. Ortamdaki heyecandan etkilenip çabuk sonuç almak istediğinde dikkatli ol.
Sentez
Tek bir liderlik tarzı olmadığını unutma. Durumun gerektirdiği gibi lider ol. Yeri geldiğinde farklı yaklaşım modellerinin sentezini yap.
Empati
İnsanların içindeki potansiyelleri dışarı çıkarabilmelerine yardımcı olabilecek fırsatlar yarat. Literatürde CEO’nun “Chief Executive Officer” açılımı, “Chief Emphaty Officer”a dönüşmeye başladı bile.
Senden hepsini gerçekleştirmeni isteyecek kadar acımasız değilim. Bir yapay zeka ürünü robot olmadığını biliyorum. İyi ki de öyle değilsin. Yoksa seni yönetmek de bambaşka bir sorun olarak önümüze gelecekti. Ancak bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Sana yazdıklarımın dışında öyle bir değer var ki, işte o olmaz da yukarıdakilerin tümü olursa senden lider değil, bir canavar olur. Ona sahip olduğunda ise eksiklerin o kadar da gözümüze batmaz. Mektubu buraya kadar okuduysan, ne olduğunu tahmin ediyor olabilirsin. Çok zor değil çünkü. İnsan bu gezegende hayat bulduğundan bu yana ondan en çok istenen ama bir o kadar da ihmal edilmiş bir olgu. Hadi seni de dergi okurunu da daha fazla merak ettirmeyeyim. Söylüyorum işte: İyi bir insan ol.”