2020’de olağan dışı şartlara hızla uyum sağlayarak, ihracatta ve ekonomide V tipi bir toparlanma gerçekleştiren Türkiye’nin birçok avantaja sahip olduğunu belirten ve “2021 ihracatta yıldız senemiz olacak” diyen TİM Başkanı İsmail Gülle ile 2020 ihracat karnemizi, gelecek dönem beklentilerini ve fırsatları konuştuk…
Ülke olarak 2020’de ihracat açısından nasıl bir yıl geçirdik? Rakamlarla yılın özetini sizden dinleyebilir miyiz?
Küresel ticaretin azaldığı ve dünya ekonomisinin küçüldüğü bir yılda, rekor ihracat başarısına imza atan sektörlerimiz, üretim ve tedarikçi gücünü göstererek güven tazeledi. Sırada finansman ve lojistik çözümler üreterek daha büyük hedeflere ulaşmak var. Dünya ekonomisinde yüzde 4 daralmanın beklendiği 2020 yılında bazı sektörlerimizin tarihi rekorlara imza atması, sektörlerimizin her koşulda üretebilme yeteneğinin bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Olağan dışı şartlara hızla uyum sağlayarak, ihracatta ve ekonomide V tipi bir toparlanmayı gerçekleştirdik. Pandeminin tüm zorlu koşullarına rağmen 2020 yılı ihracatımızı 169 milyar 514 milyon dolarla, ‘Yeni Ekonomi Programı 2020’ ihracat hedefi olan 165,9 milyar doların üzerinde gerçekleştirdik. Aralık ayında ihracatımız, pandemi koşullarına rağmen yüzde 16’lık artışla 17 milyar 844 milyon dolara ulaşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık ihracat rakamı oldu. Son çeyrekteki 51,2 milyar dolar ihracatımız ile de Cumhuriyet tarihinin en yüksek çeyrek rakamına ulaştık. İhracat ailesi 2020 yılında 226 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştirdi. “Made in Turkey” markasını dünyanın dört bir köşesinde güçlendirmeyi sürdüreceğiz. İşlerimizi dijital platformlara taşıdık, birçok ilki yine bu dönemde gerçekleştirdik. İlk Sanal Fuar’ı, ilk Sanal Ticaret Heyeti’ni hayata geçirdik. Yeni nesil ticaret heyetlerimizi, Ticaret Bakanlığımızın koordinasyonunda, 5 kıtada, toplamda 43 ülkede 35 sanal ticaret heyetiyle başarıyla gerçekleştirdik.

2020 yılının lideri hangi sektörler oldu? Bu sene hangi sektörlerde rekor yaşanmasını bekliyorsunuz?
2020 yılında 6 sektör yıllık bazda rekor kırdı. 7 milyar 301 milyon dolar ihracatla hububat, 5 milyar 567 milyon dolarla mobilya, 3 milyar 760 milyon dolarla çimento, 2 milyar 731 milyon dolarla yaş meyve sebze, 2 milyar 605 milyon dolarla halı ve 1 milyar 684 milyon dolarla meyve sebze mamulleri oldu. 2020 yılında 25 milyar 549 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren otomotiv sektörü liderliğini korurken; 18 milyar 263 milyon dolara ulaşan kimyevi maddeler sektörü ikinci, 17 milyar 143 milyon dolara ulaşan hazır giyim sektörü ise üçüncü oldu. 2020 yılında toplam Covid-19 ürünü ihracatı da yüzde 233 artışla 1,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. 17 il, tarihlerinin en yüksek ihracat rakamlarına ulaştı. Dünya mal ticaretinde 2020’de tarihimizde ilk defa yüzde 1 paya ulaştık. 2021’de de öncelikli hedefimiz bu payı korumak olacak. 2021 yılında da gıda ve tarım sektörlerinin aynı ivmeyi korumasını, son dönemde ihracatı ivme kazanan hazır giyim, elektrik-elektronik, savunma ve havacılık, makine ve mücevher sektörlerinin yeni rekorlara imza atabileceğini öngörüyoruz.
2021 yılı ihracat açısından nasıl başladı? Performansı en yüksek sektörler ve en yoğun ihracat gerçekleştirilen ülke hangisi oldu?
2021 yılına da rekorla başladık. Ocak ayında Türkiye’nin ihracatı, Koronavirüs pandemisine rağmen geçtiğimiz yılın aynı ayına göre, yüzde 2,5’lik artışla 15 milyar 48 milyon dolara ulaşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek ocak ayı ihracat rakamı oldu. Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 17 sektör ihracatını artırma başarısı gösterdi. Özellikle en güçlü performansa imza atan sektörler; mücevher, iklimlendirme ve yaş meyve sebze oldu. En çok ihracat gerçekleştirilen 10 ülkenin 6’sına ihracatın arttığı 2021 Ocak ayında Türk bayrağını 215 ülke ve bölgede dalgalandıran Türk ihracatçısının, en çok ihracat yaptığı ülke 1 milyar 455 milyon dolarla Almanya oldu. 52 ilin ihracatını artırdığı ocak ayında 1.457 firma ilk kez ihracata katıldı. Ocakta; 2 milyar 267 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren otomotiv sektörü liderliğini korudu. Ocak ayında Türk lirası ile açılan beyannamelere göre, 169 ülkeye toplam 5 milyar 215 milyon TL tutarında Türk Lirası ile ihracat gerçekleştirildi.
Bu yıl için ihracat hedefinizi öğrenebilir miyiz? Bu hedefe ulaşılabilmesi noktasında sizce neler yapılmalı?
Yeni normalin ilk yılı olan 2021’de hedefimiz 184 milyar dolar ihracat. İnanıyoruz ki, pandeminin hızını kesmesi, aşılamanın etkisi ve kısıtlamaların yıl içinde tamamen kalkmasıyla bu hedefe ulaşacağız. Önce bu hedefe ulaşmamız, ardından da 200 milyar dolar eşiğini aşmak için pazar çeşitliliğimizi ve küresel ticaretteki payımızı artırmamız gerekiyor. Bu yıl inşallah ihracatta yıldız senemiz olacak. Hedefimiz dış ticaret fazlası veren Türkiye. 2021’de “Güçlü ihracat için, güçlü finansman” diyerek, ihracatçılarımızı olası dalgalanmalardan koruyacak desteklerin uygulamaya geçirilmesiyle mevcut başarılarımızı daha da ileriye taşımak mümkün olacaktır. Bu yıl, firmalarımızın dijital dönüşümüne ve sanayide otomasyon altyapısı çalışmalarına hız vermeli ve lojistik imkânlarını çeşitlendirmeliyiz.

Rekabetteki günümüzü korumak ve ihracattaki payımızı daha da artırmak için ülke olarak ne tür adımlar atmalıyız?
Küresel tedarik zincirlerinde pandemi ile hızlanan yeniden yapılanma sürecinin faydalarını şimdiden görmeye başladık. Her bir sektörümüzde, ihraç mallarımıza talebin arttığını, Türkiye markasının güç kazandığını gözlemliyoruz. Bu noktada, rekabet gücümüzü korumak adına, yüksek kaliteye ve katma değerli üretime yoğunlaşmamız bizim küresel tedarikte çok daha büyük bir pay almamızı sağlayacaktır. İnşaat ve müteahhitlik hizmetleri anlamında dünyanın en büyük firmaları arasında firmalarımız da yer alıyor. Ortadoğu’dan Afrika’ya, Asya’dan Avrupa’ya dünyanın birçok bölgesinde; firmalarımız altyapı, enerji ve ulaşım projeleri gibi birçok projeyi yürütüyor. Bu firmalar aynı zamanda, yapı malzemeleri ihracatı yapan firmalarımız için de büyük bir potansiyel oluşturuyor. Ülkemiz bugün salgın öncesine göre tedarik zincirlerinde daha kritik bir konumda yer alıyor. Aynı zamanda, yüksek teknolojili ve katma değerli üretimle ihracata odaklanmış bir Türkiye var. Bu vizyonla atılan adımlar gelecekte ülkemizin küresel ticarette gücünü muhakkak ki artıracak. Küresel değer zincirleri için kalite, fiyat, üretim kapasitesi ve lojistik öne çıkan unsurlardır. Türk ürünlerinin birçok alanda kalite anlamında daha önde olduğu aşikârdır. Bize burada düşen, kalite ilkelerimizden taviz vermeden üretim kapasitemizi güçlendirmektir. Yine hükumetimizin destekleriyle Türk mallarının dünyaya erişimini, tanıtım ve lojistik boyutlarında güçlendirmeye devam etmemiz gerekir.
Bulunduğu coğrafi konum itibarıyla Türkiye nasıl bir öneme sahip?
Ülkemizin merkezinde bulunduğu yeni ticaret rotaları bizlere önemli bir rol üstlenme fırsatı tanıyor. Türkiye jeopolitik konumu itibarıyla lojistik sektöründe de önemli rol oynayan ülkelerin başında gelmektedir. Kara, hava, demir ve denizyolu taşımacılıklarının her birinde ayrı ehemmiyete sahiptir. Asya, Avrupa ve Ortadoğu’nun geçiş koridorunda yer alan Türkiye, lojistik sektöründe ayrıca oldukça avantajlı bir ülke konumundadır. Lojistik faaliyetler üzerinde yapılacak uyarlamalarla ve kapsamlı lojistik stratejileriyle rakipleri karşısında öne geçmenin mümkün olduğu, ülkeler tarafından daha açık bir şekilde anlaşılmaya başlanmıştır. Gerek İpek Yolu’na ilişkin gelişmeler gerekse Asya-Pasifik ülkelerinin ekonomik ağırlığı ve bunun Batı’ya tezahürü, merkezdeki ülke olarak Türkiye’ye jeo-stratejik anlamda eskisinden daha önemli bir ülke rolü biçmektedir. Ülkemiz, küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılanması sürecinde, 2021 yılı genelinde Avrupa Birliği (AB) ve ABD pazarları için küresel tedarikte alternatif oyuncu konumuyla öne çıkmalıdır. Bu sebeple, ticaret diplomasisi faaliyetleri yürüten tüm paydaşları yoğun bir dönem bekliyor. En önemli pazarımız olan Avrupa için oldukça stratejik bir tedarikçiyiz. Bunu pandemi sürecinde çok daha net bir şekilde gördük.

İhracatta öne çıkan ülkeler/bölgeler ile ilgili öngörülerinizi paylaşır mısınız?
Elbette mevcut koşullar altında; Avrupa Birliği’ne ihracatta coğrafi yakınlık, AB standartlarına uyum, sanayideki çeşitlilik, hızlı ve esnek üretim yapısı, lojistik alt yapısı gibi güçlü yönlerimizle öne çıkıyoruz. Avrupa Birliği tedarik zincirlerindeki mevcut avantajlarımızı değerlendirerek ihracatımızı daha da üst seviyelere çıkarabiliriz. Bu süreçte ikinci önemli fırsat bölgemiz, Kuzey Amerika olarak öne çıkıyor. Mesafe ve geniş ölçekli sipariş eğilimine rağmen, mevcut dönüşüm süreci içerisinde ülkemiz adına oldukça önemli fırsatlar Kuzey Amerika pazarında bizleri bekliyor. Zaten son yıllarda bölgeye ihracatımızda, başarılı bir performans ortaya koymaktayız. Öyle ki 2020 yılında, pandemi etkisiyle ABD’de talep ciddi oranda düşmesine rağmen, ihracatımız yüzde 13,5 oranında artarak 10 milyar doların üzerine çıktı. Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika pazarlarını değerlendirdiğimizde pek çok sektörümüz için önemli fırsatların varlığını görmekteyiz.